1 Tem 2025 10:57

Kadir Akaras Mehr'e konuştu:

Şii mercilerin Ayetullah Hamenei’ye yönelik tehditlere karşı fetvaları ne anlatıyor?

Şii mercilerin Ayetullah Hamenei’ye yönelik tehditlere karşı fetvaları ne anlatıyor?

Son dönemde Ayetullah Hamenei’ye yönelik artan tehditler, Şii taklit mercilerini önemli fetvalar vermeye yöneltti. Bu fetvalar, sadece bireysel görüş değil, İslam ümmetinin birliğini ve direniş iradesini yansıtan güçlü mesajlar taşıyor.

Son dönemde İran ve Irak’taki Şii taklit merciler, özellikle Velayet-i Fakih konumundaki Ayetullah Hamenei’ye yönelik artan tehditlere karşı önemli fetvalar yayınladı. Bu fetvalar sadece bireysel bir görüş değil, Şii toplumunun dini ve siyasi birliği ile direniş iradesinin güçlü bir ifadesi olarak öne çıkıyor. Peki, bu fetvalar ne anlama geliyor ve Şii toplumunda nasıl bir etki yaratıyor?

Bu bağlamda Türkiye Ehl-i Beyt Alimleri Derneği Başkanı Kadir Akaras ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportajın tam metnini aşağıda bulabilirsiniz:

1- Bildiğiniz gibi Şii mercilerin fetvaları özellikle siyasi meselelerde Şii toplumda her zaman etkili olmuştur. Son günlerde de İran ve Irak Şii taklit merciler Ayetullah Hamenei'yi tehdit edenler için fetva çıkardı. Bu fetvaların önemini değerlendirebilir misiniz?
 
İslam dünyasında, özellikle de Ehlibeyt mektebine bağlı toplumlarda, taklit mercilerin konumunun iyi ve doğru idrak edilmesi, bu sorunun yanıtının anlaşılması için çok önemlidir. Ehlibeyt mektebi içinde, hangi ülkede olursa olsun, her Müslümanın bir taklit merciinin bulunması zorunludur. Bu fıkhi bir kuraldır. Her Müslüman, doğrudan kendi taklit merciine bağlıdır ve bu bağlayıcı bir durumdur.

Ayetullah Hamenei’ye yönelik tehditler, ümmetin onuruna ve direniş hattına yapılmış saldırı olarak kabul edilmektedir.

Bu nedenle, bizler için taklit mercilerimizin fetvaları, bir görüş, nasihat gibi değil, dini bir vazifenin ifadesidir. Bunu böyle görmeden, verilen fetvaların önemini, etkisini ve kapsama alanını tespit etmemiz mümkün olmayacaktır. Bu noktada Ayetullah Hamenei ise Velayet-i Fakih konumunda olması hasebiyle, bu tehditler İslam ümmetine yönelik tehditler olarak algılandı ve buna göre bir duruş benimsendi.

Birçok taklit merciimizin İslam ve Müslüman düşmanı Siyonist-Emperyalist güçlerin hedef aldığı Rehber Ayetullah Hamenei’ye yönelik tehditlere karşı fetva vermiş olmaları, bu konuda büyük bir birliktelik ve kararlı irade sergilendiğinin göstergesidir. Verilen bu fetvalar, başta taklit mercilerimiz olmak üzere, dünyanın neresinde olursa olsun her Ehlibeyt mektebi mensubunun bu tehditleri, sadece Ayetullah Hamenei’nin şahsına yönelik değil, ümmetin izzetine ve direniş hattına yönelik algıladığını ilan etmiştir.

Bu fetvalar, milyonlarca Müslüman için Ayetullah Hamenei’nin kırmızı çizgi olduğunu ilan eder.

Burada söz konusu olan, tüm Müslümanların onuru ve inancıdır. Ayetullah Hamenei’nin ümmete yön veren, istikamet çizen ve tüm ümmetin sorumluluğunu omuzunda taşıyan bir konumda olduğunu unutmamamız gerekir. Bu yönüyle Ayetullah Hamenei, milyonlarca Müslüman için bir kırmızı çizgidir. Bu fetvalar, işte bu kırmızı çizginin ilanı olmuştur.
 
2- Böyle fetvalar Şii toplumunun birleştirilmesinde ve ülke güvenliğini sağlamasında nasıl bir etkisi olabilir?

Aksa Tufanı Operasyonu’nun öncesinde de bildiğimiz, ancak yeniden idrak ve tecrübe etmek zorunda kaldığımız bir gerçek var. Biz parçalanmış, bölünmüş ve zihin kodları ile oynanmış bir ümmetiz. Dost gördüklerimiz düşman, düşman bildiklerimiz aslında dostumuzdur. Ancak bunu idrak edemeyecek kadar zihinlerimiz parçalanmış durumda. Bu nedenle küresel emperyalizm, Siyonizm, tekfirciler ve fitne odakları, İslam ümmeti içerisine çok kolay bir şekilde tefrika düşürebiliyorlar.

Küresel güçlerin İslam ümmeti içindeki fitne odakları, toplumu kolayca bölüyor; taklit mercilerin fetvaları ise bu parçalanmayı önleyen bir pusula görevi görüyor.

Ancak Ehlibeyt mektebi içerisinde, böyle zamanlarda, taklit mercilerimizin fetvaları, bir pusula gibi, toplumu bölmek isteyenlere, hissizleştirmek, tepkisizleştirmek isteyenlere karşı kararlı bir duruşun ve birlik iradesinin ortaya konulmasının sağlar. Bu fetvalar, toplumda net bir tavır ve duruş oluşturur. Dünyanın hangi noktasında olursa olsun, her bir birey, hangi yolu izleyeceğini, kiminle saf tutacağını, nerede duracağını bilir. Bu da Ehlibeyt mektebi mensuplarının bölünmesini önler, tüm dünyada tek bir hat oluşturur.

Özellikle İran ve Irak’ta, taklit mercilerin fetvaları büyük kitleleri harekete geçirerek ümmetin birliğine ve direnişine güç katıyor.

Özellikle İran ve Irak gibi taklit merciilerin sayısının fazla olduğu ülkelerdeyse, bu fetvaların çok daha büyük önemi vardır. Çünkü büyük kalabalıkları harekete geçirebilir, bir toplumsal hareketi tetikleyebilir ve dönüştürebilir. Bununla ilgili Birinci Dünya Savaşı’ndaki Kut’ül Amare Savaşı’nı örnek verebiliriz. İngilizlere karşı verilen fetvalarla nasıl bir destan yazıldığı, hala tarih kitaplarında mevcuttur. Kısacası, taklit mercilerimizin verdiği bu fetvalar, devleti, ümmeti savunmayı, rehberini korumayı bir ibadet bilinciyle halkın gündemine taşır. Bu nedenle ümmetin birliğine doğrudan etki eder ve katkı sağlar.
 
3- Necef’in önde gelen taklit mercii Ayetullah Seyyid Ali Ekber Hüseyni Hairi'nin fetvasında “Rehbere yönelik her türlü saldırı, tüm İslam ümmetine yönelik bir saldırıdır. Zira o yalnızca bir devletin siyasi lideri değil, aynı zamanda İslam ümmetinin dini merciidir; direnişin, İslami vahdetin ve küresel istikbara karşı cihad yolunun sembolüdür" ifadesine yer verilmişti. Sizin değerlendirmeniz nedir?

Bu ifade ve fetva, aslında tüm özgür ruhlu insanların, Ehlibeyt mektebi mensuplarının kalbindeki duyguların tezahürü olmuştur. Biz de bu ifadeye katılıyoruz, altını kalın harflerle çiziyoruz. Böylesi bir dönemde bu kadar net ve açık bir fetva verdiği için, değerli büyüğümüz Ayetullah Hairi’ye şükranlarımızı sunuyoruz.

Ayetullah Hamenei, sadece bir devlet lideri değil, Ehlibeyt mektebinin ve direniş cephesinin sembolü ve lideridir.

Ayetullah Hamenei’yi sadece İran İslam Cumhuriyeti’nin lideri olarak göremeyiz. Ayetullah Hamenei, Ehlibeyt mektebinin ve direniş cephesinin lideridir. Ayetullah Hamenei’yi savunmak, İslam ümmetinin onurunu savunmaktır. Bu duruş, tıpkı Kerbela’da olduğu gibi zalime karşı kıyamdır.

Ayetullah Hairi’nin dediği gibi, Ayetullah Hamanei’ye yönelik saldırı ve tehditler, İslam’a, ümmete saldırı olarak kabul edilir. Çünkü bugün Filistin’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Irak’ta Siyonist işgale direnenlerin, Emperyalist planları bozanların lideri ve dayanağı Ayetullah Hamenei’dir. Ayetullah Hamenei bir kişi olmanın çok ötesinde, bir duruş, bir istikamet, bir semboldür.

Taklit mercilerin Ayetullah Hamenei’ye yönelik tehditlere karşı fetva vermesi, büyük bir sorumluluk ve ümmete güçlü bir mesajdır.

Dolayısıyla bu tür saldırılara ve tehditlere karşı merciilerin böyle bir fetva yayınlamış olması, büyük bir sorumluluk ve duruştur. Ümmete, Müslümanlara, Ehlibeyt dostlarına verdiği çok önemli bir mesajı vardır bu fetvaların… Ayetullah Hamenei’nin konumunu, Velayet-i Fakih makamının önemini anlatır tüm toplumlara.

Rehberimizi tehdit eden Trump ve benzeri zalimler bilmelidir ki, taklit mercilerimize ve özellikle Velayet-i Fakih makamına yönelik tehditler karşılıksız kalmayacaktır. Çünkü biz Ehlibeyt mektebinin mensupları olarak, Rehber Ayetullah Hamenei’yi, İslam ümmetinin izzetinin koruyucusu olarak görüyoruz. Onlara yönelen hiçbir saldırı ve tehdidi karşılıksız bırakmayız. Bizler bu tehditler karşısında sessiz kalmayız.

Biz de burada, Ehlibeyt Alimleri olarak, bu anlayışı savunuyor, birlik ve direniş şuurunu halkımızı anlatmaya çalışıyoruz. Ayetullah Hamenei’nin arkasını boş bırakmayacağımızı, her zaman bu bilinçle hareket edeceğimizi söylüyoruz.

News ID 1928334

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha