İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Tahran’da düzenlediği haftalık basın toplantısında Trump ve ABD’nin nükleer anlaşmadan çıkma olasılığına yönelik, “İran ile Avrupa arasında yeni bir anlaşma söz konusu değil, Roma’da gerçekleşen müzakereler ise daha önce Münih’te 4 Avrupa ülkesiyle yaptığımız ‘Yemen’ diyaloglarının devamında hayata geçirildi. Küresel toplumun en acı olaylarından biri olan Yemen krizi büyük bir cinayete dönüşmektedir ve bu ülkenin mazlum halkı ise Suudi koalisyonunun bombardıman saldırılarına hedef haline gelmiştir” ifadelerinde bulundu.
Nükleer anlaşmanın geleceğine de değinen Kasımi konuşmasını şöyle sürdürdü: 12 Mayıs ile ABD yönetiminin bu hususta ne tür bir karar alacağına dair önyargı yapmadan halen sabırlı olmamız gerektiğini düşünüyorum, kendine göre bazı belirli özelliklere sahip nükleer anlaşmadan geri çekilme konusu pek de basit değil.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü anlaşma konusuyla ilgili konuşmalarına şunları da ekledi: ABD’nin bu anlaşmadan geri çekilmesine karşı ülkemizin vereceği sert tepki ise onları pişman edecek. Bu alandaki tüm mühtemel senaryoları değerlendirerek, artık ABD’nin anlaşmadan çıkacağı takdirde ağır bir bedel ödeyeceğini söyleyebilir. Onların bu yükümsüzlüğü yeni bir şey olmasa da gerçek yüzlerini açığa çıkarıp diğer ülkelerin de Amerika’ya güvenmeyeceğini sağlayacak. Buna ilave olarak şunu da belirtmeliyim ki anlaşmayı çiğneyecek ilk ülke İran olmayacak, fakat bu uzlaşı bizim için menfaat sağlamazsa gereğini yapacağız.
Siyonist Rejim’in İran’ın nükleer programıyla ilgili gizli belgelere ulaştığına dair ileri sürdüğü iddialara da işaret eden Behram Kasımi, “Ben Siyonist yöneticileri ciddiye alamadan onların fazla konuşmalarına yanıt vermek işstemiyorum, ancak Netanyahu daha fazla pratik gerçekleştirerek daha iyi bir şov veya büyü gösterisi yapabilir. Kendi rejimi içerisinde birçok yolsuzluk dosyasıyla uğraşan Netanyahu, bu iddialar vasıtasıyla kamuoyunu sözü geçen rüşvet olaylarından saptırmaya çalışıyor” diye konuştu.
Suudi Arabistan’ın bölgesel politikalarını değerlendiren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ilaveten, “Bazı ülkeler Irak’a hakim etniksel ve mezhepsel çeşitlilikten yararlanarak, bu ülkedeki gelişmeleri etkilemeye çalışıyorlar, örneğin son zamanlarda ortaya çıkan terör faciası da bu yönde gerçekleşti. Maalesef Suudi yönetimi, arsaya yeni ayak basan gençlerin ilerleyişini bölgedeki çatışmalı ortam aracılığıyla mümkün görüyor; işte bu yüzden de onların diğer ülkelerin içişlerine karışmasına tanık oluyoruz” dedi.
Kamran Azar
yorumunuz