Kış mevsiminin son günlerinde, ABD Başkanı Donald Trump resmî bir emirle dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Yemen'e yönelik yeni bir hava saldırısı dalgasını başlattı. Bu hava saldırıları, ABD’nin yeni başkanının Beyaz Saray’a girişinin ilk günlerinde Ensarullah’ı tekrar yabancı terör örgütleri listesine alarak Yemen halkı üzerindeki ekonomik baskıyı artırmak amacıyla imzaladığı yürütme emriyle eş zamanlı olarak başladı. Aynı zamanda Yemen’in güneyinde Sana’ya yönelik yeni bir saldırı dalgası başlatmak üzere şüpheli hareketlilikler yaşandı, ancak Yemen direnişi buna hızlı bir şekilde karşılık verdi.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise sekiz yıllık savaşın ardından Yemen cephesinde tüm hedeflerine ulaşamayınca "ekonomik baskı" politikası izlemeye başladılar. Bu stratejiye yanıt olarak, Ensarullah lideri Arap ülkeleri Yemen’in bankacılık sistemi ve finansal yapısını hedef alacak olursa, Yemen’in de misillemede bulunacağını söyledi.
Yemen’de “ateşle oynamak”
Yemen’e saldırı emrinin verilmesinin ardından ABD ordusu, savaş makinesinin hedefinde olan Yemen’deki askerî, insani ve stratejik hedeflerin bir listesini yayımladı. Cevf, Amran, Hudeyde, Sada ve Sana, ABD savaş makinesinin hedef aldığı büyük Yemen şehirlerinden bazılarıdır. Öte yandan Yemenliler de işgal altındaki toprakları yeniden hedef alarak ve Siyonist gemilerin geçişini engelleyerek karşılık verdi. Nadir görülen bir hamleyle USS Harry Truman uçak gemisini defalarca hedef aldılar. Bu operasyonlarda gelişmiş insansız hava araçlarının yanı sıra "Filistin-2" ve "Zülfikar" füzeleri de düşman savunma sistemlerini aşma ve çıkarlarını hedef alma konusunda kilit rol oynadı. Washington-Sana arasındaki bu yeni çatışma sürecinde ABD’liler, bölgesel ve bölge dışı müttefiklerinden en az yardım alarak Ensarullah ile mücadele etmeyi planlıyorlar.
"Önce Ortadoğu" politikasına bir bakış
2024 ABD seçim kampanyası sürecinde, Donald Trump, ilk başkanlık döneminde olduğu gibi, "Önce Amerika" veya "Büyük Amerika" projesi gibi sloganlara odaklanarak, özellikle beyaz orta sınıf Amerikalı seçmenlerin desteğini kazanmaya çalıştı. Yasadışı göçmenlerin sınır dışı edilmesi politikasının sürdürülmesi, savaşın devamının reddedilmesi ve ateşkes sağlama çabaları, Meksika sınırındaki katı tutum, "Beş Göz" kulübü üyeleriyle gerilimin artırılması, Grönland'a yönelik toprak iddiaları ve Avrupa'ya yönelik tarife savaşlarının genişletilmesi, yeni ABD yönetiminin ekonomik gücünü artırmak ve Çin dosyasına odaklanmak için izole bir dış politika benimsediğini gösteriyordu. Bugün ABD'nin savaş gemileri, savaş uçakları ve askerleri, "Önce İsrail" dayatmasının hizmetinde olmak için Hint-Pasifik bölgesinde konuşlandırılmış durumda!
Bu politikada, AIPAC, J Street ve "Hristiyanların İsrail İçin İttifakı" gibi lobi grupları, Kongre üyelerine baskı yaparak, Trump yönetimine yakın isimlerle bağlantı kurarak ve nihayetinde Cumhuriyetçi think tank'leri yöneterek, ABD'nin Ortadoğu politikasının bir "istisna" olduğu ve Siyonist rejimin çıkarlarının korunması gerektiği görüşünü yeni ABD yönetimine dayatmayı başardılar. Gerçeklerle bağdaşmayan bu kurgusal görüşe göre, eğer ABD Rusya ve Çin'e üstün gelmek istiyorsa, direniş eksenini yenmek ve İbrahim Anlaşması'nın genişletilmesiyle yeni bir Ortadoğu yaratmaktan başka çaresi yok. Bu askeri-güvenlik anlaşması, "Hindistan-Ortadoğu- Avrupa" koridorunun faaliyete geçmesiyle yeni bir aşamaya girecek ve bölgenin yüzünü değiştirecek. Bugün Yemen'deki savaşı ve Amerikalıların bölgede nihai bir sonuca ulaşma çabalarını, bu hususlar göz önünde bulundurularak analiz etmek gerekiyor.
Yemen’in ve direniş cephesinin gücünü yeniden kazanması
Bölge için kader belirleyici günler yaklaşıyor. Amerika ve Siyonist rejim, aylar süren savaşlar ve aralıksız saldırıların ardından Batı Asya’nın çehresini kendi öncelikleri ve çıkarları doğrultusunda değiştirmeyi amaçlıyor. Direniş cephesi; Suriye’yi ve önde gelen bazı isimlerini kaybetmiş olmasına rağmen hâlâ Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Yemen, Irak ve İran’da güçlü bir şekilde varlık göstermeye devam ediyor ve çok kısa sürede eski gücünü yeniden kazanabilir.
Sonuç
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’un, Yemen direnişinin askeri altyapısının ve savaş gücünün büyük ölçüde yok edildiğine dair iddialarına rağmen, bu grubun Kızıldeniz’de ve işgal altındaki topraklara karşı ateş gücü hâlâ mevcuttur ve dini-ulusal görevini kararlılıkla sürdürmektedir. Bazı analistler, ABD’nin bu tek taraflı saldırılarındaki amacın bir yandan güç gösterisi yapmak, diğer yandan Ensarullah ile bir ateşkes anlaşmasına ulaşmak olduğunu düşünüyor. Son zamanda ABD Başkanı da dolaylı olarak, Yemen’e yönelik saldırıların durmasının şartının Ensarullah’ın Kızıldeniz’de Gazze’yi savunma operasyonlarını sonlandırması olduğunu ifade etmişti.
yorumunuz