MHA- Türkiye'nin İsrail'den doğalgaz ithalatının da ele alındığı bu görüşme iki devletin Mavi Marmara saldırısından bu yana gerçekleştirdiği en üst düzey temas oldu.
Görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin 10 kişinin İsrail güçlerince öldürüldüğü Mavi Marmara olayıyla beraber kesilmesinden bu yana gerçekleşen en üst düzey temas oldu. İçeriği hakkında daha önce bilgi verilmeyen 20-30 dakikalık görüşmenin gündeminde Suriye’deki savaş, İran’ın Suriye’deki varlığı, terör ve doğalgaz konuları vardı.
Türkiye, İsrail doğalgazına çok yakın
Eski müttefik iki ülke arasında yakınlaşmanın itici gücünü gündemin son maddesi, yani doğalgaz ve enerji oluşturuyor. İsrail ve Kıbrıs’ı çevreleyen denizde mali değeri yüz milyarlarca dolar bulan kanıtlanmış doğalgaz rezervi bulunuyor. İsrail’in doğalgazdan istifade edebilmesi için Türkiye’nin yardımı gerekiyor.
Kudüs kentinde makamında Reuters’ın sorularını yanıtlayan Steinitz, Washington’daki görüşmeyi teyit ederek, “Çok iyi bir atmosferde gerçekleşti. Daha fazlasını söylemek istemiyorum… Türkiye ile diplomatik ilişkileri tekrar kurmanın başlıca savunucularından biriyim” dedi.
Washington’daki görüşmeden bu yana Türkiye ve İsrail’den üst düzey yetkililer Cenevre ve Londra’da yapılan toplantılarda ilişkilerin nasıl düzeleceğinin ayrıntılarını müzakere etti. Müzakerelerin arada çıkmaza girdiği de oluyor. İsrail Türkiye’nin topraklarında bulunan Hamas yetkilileri ile irtibatı kesmesini istiyor, Ankara ise birkaç diğer koşulun yanı sıra Gazze’deki Filistinlilere yardım ulaştırılacağına dair taahhüt istiyor.
Üst düzey bir Türk yetkili görüşmeden haberi olmadığını ifade ederek, bir cumhurbaşkanı ile bakan arasındaki görüşmenin protokole uygun olmayacağını belirtti. İsrailli yetkililer ise iki ülkenin birkaç hafta içinde anlaşabileceklerini düşünüyorlar. Steinitz, “Zor konuların, ayrılıkların yüzde 80-90’ını çözdük, artık iki tarafın da biraz iyi niyet ve esneklik göstermesiyle geri kalan konuların üstesinden gelebiliriz. (İlişkilerin normalleşmesine) çok yaklaştığımızı düşünüyorum” dedi.
Türkiye tarafından da bunu destekleyecek açıklamalar geliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’nın İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi için “bir-iki görüşme”nin kaldığını belirtmiş ancak takvim vermemişti.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun (USGS) 2000’li yılların sonlarında hazırladığı bir rapora göre İsrail ve Kıbrıs, Doğu Akdeniz Havzası’nda 3,450 milyar metreküp doğalgaz rezervi üzerinde oturuyorlar.
Tümü kanıtlanmış olan bu rezervlerin mali değeri yaklaşık 700 milyar dolara karşılık geliyor. Steinitz, Fransız bir danışmanlık şirketinin daha yakın dönemde yaptırdığı bir araştırmaya göre tahmini rezervlerin kanıtlanmış olanlardan birkaç kat fazla olabileceğini ifade etti.
Deniz altındaki rezervleri çıkarmak oldukça maliyetli bir üretim süreci gerektiriyor. Ancak tek sorun bu yüksek maliyet değil, üretilen gazın büyük bölümünün ihraç pazarlarına ulaştırılması gerekiyor. İsrail ve Kıbrıs Rum Kesimi, uzun vadeli ihracat kontratı imzalayacak bir şirket bulamazlarsa yüksek maliyet nedeniyle doğalgaz sahasından hiçbir zaman tümüyle yararlanamayacak.
İsrail’in hali hazırda doğalgaz müşterisi olan komşusu Ürdün, rezervlerin boyutuyla karşılaştırınca küçük bir pazar. İsrail’in komşuları Lübnan ve Suriye ile de düşmanca ilişkileri bulunuyor. İsrail komşularından ziyade bölgenin büyük ölçekli pazarlarından 80 milyon nüfuslu Türkiye ve 93 milyon nüfuslu Mısır’a odaklanmak istiyor. İsrail’in planları en başta doğalgazın bir kısmını Mısır’a satmak üzerine kuruluydu. Ancak geçen yıl Mısır karasularında doğalgaz bulunması İsrail’in Türkiye’ye uzanan boru hattı seçeneğine ağırlık vermesine neden oldu.
Boru hattı Türkiye pazarına erişim imkanı vereceği gibi Avrupa’ya ihracatı da mümkün hale getirecek. Bunlara ek olarak üçüncü bir seçenek de Kıbrıs adasından Yunanistan ve Avrupa’ya uzanacak bir boru hattı.
Bütün bunlara bakınca Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesinin İsrail’in doğalgazdan servet yaratma stratejisinde hayati öneme sahip olduğu görülüyor.
Steinitz iki ülke arasındaki ilişkilerin tekrar kurulmasına yönelik ısrarlı sorulara, “Türkiye ithal ettiği enerjiyi ve kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor. Bir veya iki kaynakla sınırlı olmak, bağımlı olmak istemiyorlar” cevabını veriyor.
yorumunuz