İran İslam Devrimi Lideri'nin Danışmanı Ali Ekber Velayati, Suriye'deki son gelişmelere ilişkin Mehr Haber Ajansı için bir makale kaleme aldı.
Velayeti'nin yazısı şu şekilde:
ABD ve İsrail, yıllarca kurduğu komploların ardından en önemli anti-Siyonist kalesi Suriye'de kriz yarattı. Hafız Esad ve Beşar Esad döneminde Suriye, Siyonizmle mücadele eden başlıca ülkelerden biriydi. Enver Sedat, Camp David Anlaşması'nı imzalayarak Filistin davasına ilk ihanet yapan isimdi.
Filistin meselesi Orta Çağ döneminde Hristiyan Latin Kilisesi tarafından başlatılan, Haçlı seferlerinin yeniden canlanmasıydı. Haçlı Seferleri, 1095 yılında Papa II. Urban'ın verdiği fetva ile başlamış ve Katolik Hıristiyanlar Kudüs kentine akın etmiştir. İranlı ünlü Saadi Şirazi eserlerinde Müslümanların Hıristiyanlara karşı direnişinden bahsetmiştir.
Mevcut dönemde yeni haçlı seferleri aşırı Hıristiyanların ve Siyonizmin projesiyle hayata geçirilmiştir. Theodor Herzl, 1897 yılında İsviçre'nin Basel kentinde düzenlenen bir kongrede Siyonizm fikrini ortaya attı. 1916 yılında Britanya İmparatorluğu ile Fransa arasında Osmanlı topraklarının paylaşılması amacıyla Sykes-Picot antlaşması imzalandı. 2 Kasım 1917'de dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour Filistin topraklarında Yahudiler için bir yurt vadeden deklarasyonu imzaladı.
1918 ile 1939 yılları arasında yüz binlerce Yahudi Doğu ve Batı Avrupa, Latin Amerika ve Asya'dan Filistin'e göç etti. Hollywood, Yahudilerin Filistin topraklarına göçünü haklı göstermek için "Exodus" filmini yaptı. İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Taleghani gibi İranlı büyük İslam alimleri İsrail'e karşı tavır aldılar.
Hint Yarımadası'ndaki İngilizler ve Güneydoğu Asya'daki Hollanda dahil olmak üzere Batılılar, ticaret için iki şirket kurarak, onları yavaş yavaş yuttular. Başta Anglo-Saksonlar olmak üzere Batılıların diğer hedefi tüm dünyaya hakim olmaktı. İngilizler Osmanlı'nın rakibi olmadıkları için oradaki amaçlarına ulaşamadılar.
Osmanlı'nın en zayıf krallarından biri olan Sultan Abdülhamid'in hükümdarlığı döneminde bir grup Yahudi onun yanına gelerek Filistin'i satın almak istediklerini söylediler. Sultan Abdülhamid, tarihi bir açıklama yaparak halen hayatta olan bir kişiye otopsi yapıldığını görmediklerini söyledi. Bu arada iki yol seçtiler; Yahudilerin Almanlar tarafından öldürülmesini engellemek ve ardından Yahudi mahkumların korkunç sahnelerini göstermek.
1918'den İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar İngilizler hazırlık çalışmalarını yaptı ve Amerikalılar da onlara yardım etti. İslam topraklarında bir Yahudi toprağı yaratılmasının amacı, Müslümanların ve İslam devletlerinin birliğini engellemekti. İmam Humeyni (RA) ve Ayetullah Taleghani gibi İran'ın büyük alimleri kampanyalarında İsrail'e karşı tavır aldı, Seyyed Mücteba Nevvab Safavi de Mısır üniversitelerinde İsrail aleyhinde konuşmalar yaparak El Fetih hareketinin kurulmasında etkili oldu.
Amerikalıların Irak’taki varlığı, IŞİD gibi terör gruplarının oluşumuna yol açtı. Ancak Irak halkı, İran’ın desteğiyle IŞİD’i mağlup etmeyi başardı. Buna rağmen Amerika, hâlâ Irak’taki varlığını sürdürüyor.
İsrail'in kuruluşundan sonra farklı ülkeler bununla başa çıkmak için farklı yöntemler benimsedi. Mısır'da Cemal Abdülnasır şerefli bir Müslüman olarak Arapların birliği ve Filistin'in özgürlüğü için çalıştı ve Kahire'de Arap Birliği'ni kurdu. Öte yandan İslam İş Birliği Teşkilatı İsrail'le savaşa daha da karşı çıktı. Ürdün Kralı Hüseyin de görünüşte İsrail'le mücadele için savaş ilan etti, ancak aslında Filistinlileri savaş gücü olarak kullandı.
Cemal Abdünnasır’ın ansızın ölümü, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın etkinsizliğini ve aşırı baskılarını ortaya koyuyordu. Suriyeli Hristiyan Mişel Eflak, Suriye ve Irak’ta Baas Partisi’ni kurdu; bu partinin misyonu İslamsızlaştırmaktı. Suriye’de Hafız Esad, Irak’ta ise Saddam Hüseyin iktidarı ele geçirdi. Saddam’ın İran’a saldırısı, Eflak’ın Irak’taki varlığının ilk olumsuz etkisi olarak değerlendirildi.
Amerikalıların Irak’taki varlığı, IŞİD gibi terör gruplarının oluşumuna yol açtı. Ancak Irak halkı, İran’ın desteğiyle IŞİD’i mağlup etmeyi başardı. Buna rağmen Amerika, hâlâ Irak’taki varlığını sürdürüyor. Lübnan ise İran ve Hizbullah’ın desteğiyle İsrail’e karşı direnirken, Yemen de Husilerle Suudi Arabistan ve Vahhabiliğe karşı güçlü bir şekilde mücadele etti. Türkiye ise bölgede Amerikan güçlerinin varlığına önemli bir rol oynadı ve İdlib’deki terör gruplarını destekledi.
Hamas ve müttefiklerinin İsrail’e saldırısından ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından sonra, Filistinlilere yalnızca Hizbullah yardım etti. Direniş cephesini oluşturan İran, Irak, Suriye ve Yemen de Filistinlileri destekledi. Türkiye ise Amerika ve İsrail’le iş birliği yaparak Suriye’deki terör gruplarını destekledi, İsrail ise Suriye’nin bazı bölgelerini işgal etti. Batılı ülkeler ise bu eylemleri onayladı. Bölgedeki dost ülkelere, yangını körükleyecek her türlü desteğin hızlı bir şekilde kendilerine döneceği uyarısı yapıldı. Bu ülkelerin, yabancılara güvenmek yerine Müslümanların yanında durmaları gerektiği ifade edildi.
yorumunuz