Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz Çarşamba günü İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer anlaşma kapsamında bazı yükümlülüklerini askıya alma kararıyla ilgili bir bildiri yayınlamıştı.
Bu bildiride söz konusu kararın mektup vasıtasıyla Almanya, İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa temsilcilerine sunulduğu kaydedildi.
Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi bildirisinde,“Şimdiki aşamada, İran zenginleştirilmiş uranyum ve ağır su depolama üzerindeki taahhütlerine uymayacaktır. Kalan ülkelere, özellikle bankacılık ve petrol alanlarındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri için 60 günlük bir süre verilecek. Bu ülkeler Tahran'ın taleplerini karşılayamazsa, İran İslam Cumhuriyeti uranyum zenginleştirme seviyesindeki kısıtlamaları durdurup Arak'taki ağır su reaktörünü modernize etme sürecini devam ettirecktir.” ifadesinde yer verilmişti.
Bu bağlamda Columbia Üniversitesi'nden yaptırımlar uzmanı Richard Nephew, Meher Haber Ajansı’na verdiği röportajda, İran'ın nükleer anlaşmayla ilgili aldığı kararı değerlendirdi.
*İran nükleer anlaşmada kalan diğer tarafların 60 günlük süre zarfında petrol ve bankacılıkla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde İran'ın yeniden yüksek oranda uranyum zenginleştirmeye başlayacağını açıklamıştı. Siz İran’ın kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu mesele, İran'ın anlaşmanın kilit kısımlarından özellikle düşük oranda uranyum zenginleştirme konusunun uygulanmasını kısmen askıya almaya hazırlandığını gösteriyor.
İran’ın bu kararı neden aldığını anlayabilirim, fakat Trump hükümetinin izlediği tutum da inkar edilemez. Gerçek şu ki, İran'ın uranyum rezervleriyle ilgili tedbirleri ciddi bir karar olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
* İran Avrupalı tarafların pasif davranmalarına rağmen nükleer anlaşmaya bağlılığını sürdürüyor. Şimdiki duruma göre mevcut anlaşmanın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- ABD yaptırımlarının azaltılmadığ sürce anlaşmanın hayatta kalacağına inanmıyorum.
Tahran’ın son adımı anlaşma kapsamında ekonomik güvence sağlanmadığı sürece İran’ın nükleer yükümlülüklerine uymayacağını gösteriyor. Aslında, İran yükümlülüklerini herhangi bir ekonomik imtiyaz almadan yerine getirmiştir.
Bana göre nükleer anlaşmanın kaderi çok üzgü olacak ve anlaşmanın önümüzdeki birkaç ay içinde son bulacağına inanıyorm.
* Venezuela'daki başarısız darbe girişiminden sonra, Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un rolü azalacak gibi görünüyor. Bolton'un saldırgan faaliyetlerinin başarısızlığı sonucu Trump hükümetindeki şiddet yanlısı isimlerin rolü azalabilir mi?
- Onunla iligli bu değerlendirmeyi mantıklı bulmuyorum. Kanaatimce başta İran olmak üzere onun izlediği politikalarının çeşitliliği nedeniyle görevini sürdürecek. Görevinden alınsa bile, İran hakkındaki görüşleri Trump hükümetindeki diğer birçok kişi tarafından sürdürülmeye devam edecektır.
* Cumhurbaşkanı Ruhani son konuşmasında nükleer anlaşmayı “kazan-kazan” veya “kaybet-kaybet” oyunu olarak yorumlamıştı. Sizce bu mesajın diğer taraflar için anlamı nedir?
- Açıkçası, Cumhurbaşkanı Ruhani, ABD’nin anlaşmaya geri dönmesi için çalışıyor ve bu yönde diğer imzacı devletlerin ABD'ye baskı ugulanmasını istiyor.
Muhabirler:
Javad Heirannia
Fatemeh Mohammadi
yorumunuz