Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasından bu yana “Yüzyılın Anlaşması” ya da "Yüzyılın Planı" olarak tabir edilen ve Filistin meselesini çözmeyi amaçladığı ileri sürülen planın detayları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
İsrail basınında yer alan belgede, Trump’ın göreve başlamasından itibaren Filistin davasının tasfiyesine yönelik adımlarını tamamlayan ciddi maddeler yer alıyor.
"Yüzyılın Anlaşması" detaylarını araştıran Mehr Haber Ajansı muhabiri, konuyu Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun'a sordu.
1 - Ortadoğu’da tartışılan, “Yüzyılın Anlaşması” ya da “Yüzyılın Planı” adı verilen, ABD ve İsrail’in Filistin’i buharlaştırma projesinin ayrıntıları ortaya çıkmaya başlıyor. Bu projenin amacı nedir?
2017’den beri dillere pelesenk olan planın ayrıntıları “dağ fare doğurdu” deyimini hatırlattı. Şahsen farklı bir beklentim yoktu ama en azından çeyrek asırdır gündemde olan iki devletli çözümü devre dışı bırakmayacağını zannediyordum. Ama sızdırılan plan, değil iki devletli bir çözümü, tamamen yeni bir işgal ve ilhak planı olarak ortaya çıktı. Yeni Filistin adı ile Filistinlilerin tamamının İsrail’in uydusu olmaya zorlanacağı bir plandan söz ediliyor. Sızdırılan plan nihai proje olmasa da Filistin halkını ve bölge ülkelerini nereye hazırladığını göstermesi bakımından çok anlamlıdır. Bu planın tek amacı vardır. Filistinlileri “ölümle korkutup sıtmaya razı etmektir.” Bu planın olsa olsa bir amacı vardır. O da, İsrail için büyük İsrail’in yolunu açmak, ABD'li evanjelistler için de kıyameti hızlandırmaktır.
2 - Yüzyılın Anlaşması olarak bilinen planda İsrail, FKÖ ve bazı gruplar arasında üçlü bir anlaşma imzalanacak ve bu anlaşma çerçevesinde “Yeni Filistin” devletinin kurulacağı belirtiliyor. Sizce bu planın detaylı şekilde uygulanması mümkün mü?
Sızdırılan planın bizim tartışmalarımıza, İslam aleminin tepkilerine göre yeniden şekillendirileceği anlaşılıyor. Ancak genel olarak planda Filistinlilerin toprak kayıplarından, milyonlarca mültecinin haklarından söz edilmemesi İsrail’in kadim hedeflerinden hiç şaşılmadığını göstermektedir. Bir barış planında iki tarafın da vazgeçebileceği, iki tarafın da rıza gösterebileceği unsurlar olur ve pazarlık bunun üzerine kurulur. Bu planda kazanan tek bir taraf vardır. O da İsrail’dir. Filistinlileri pazarlık masasına oturtacak cezbedici hiç bir madde yoktur. Hele Kudüs için belirlenen statüko, Filistinlileri ve yüz yıllık mücadelelerini tamamen yok saymak olduğu gibi İslam alemine de yöneltilmiş bir tehdittir.
3 - Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 'Yüzyılın Anlaşması’ porojesini kabul etmesi için Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'a 10 milyar dolar vermek istediği ileri sürülüyor. Sizce Suudi Arabistan neden böyle bir projenin yürürlüğe girmesini istiyor?
Eğer bu iddialar doğru ise Muhammed bin Selman kendi geleceğini garanti altına almak için Mahmud Abbas’ı satın almak istiyor. Evet Filistin’de büyük ekonomik sorunlar var ve bu meblağ kimilerini mutlu edebilir. Özellikle Oslo sürecinden istifade eden mutlu bir azınlığı. Ama bunun kabul edilmesi, Mahmud Abbas’ın zaten pamuk ipliğine bağlı olan meşruiyetini tamamen yok eder. Diğer taraftan kanaatimce Suudi Arabistan da bu konuda bir şantaj ile karşı karşıyadır. Suudi Arabistan Trump tarafından JASTA kanunu ile korkutulmakta hatta şantaj yapılmaktadır. Ayrıca Yemen Savaşı’nın istedikleri gibi sürmemesi de Veliahdın hem aile içinde hem de toplumdaki meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir. Trump bunu da kullanmaktadır. Yemen Savaşına verdiği destek karşılığında hem Suudi Arabistan’ı ve hem de bütün Körfezi, İsrail’i daha da büyütmeyi hedefleyen planını kabule zorlamaktadır. Ancak proje konusunda Suudi Arabistan’da bir fikir birliği olduğu kanaatinde değilim. Zaten baba-oğul arasındaki fikir ayrılıkları da bunu göstermektedir. Her halükarda Muhammed bin Selman, İsrail’in de desteğini alarak güvenli bir ortamda ve uluslararası meşruiyeti kabul edilmiş bir kral olabilmesi için bu planı kabul etmesi gerektiğine ikna edildiği anlaşılmaktadır.
4 - ABD’nin bu planı Ortadoğu’da nasıl bir etki bırakabilir?
Bu planın Ortadoğu’ya barış getirmesi mümkün değildir. Bu planın açıklanmasına kadar yaşanan daha doğrusu yaşatılan sorunlar, Ortadoğu’da son iki yılda yaratılan kaoslar da bunun işlemesinin mümkün olmadığını göstermektedir. Bu bir barış planından ziyade Ortadoğu’da yeni bir savaş ilanıdır. Şu ana kadar yaratılan kaos ortamının belirsizliği veya kimi ülkelerin ikna edilmiş olması bu planın hayata geçirilmesi için yeterli değildir. Bu yüzden bu planda ısrar edilmesi uzun vadede sadece bölgede değil, bütün dünyada ciddi sorunları beraberinde getirecektir. Zira Filistin’de adil bir barış sağlanmadıkça dünyada barış sağlanamayacaktır.
yorumunuz