İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bakıri açıklamalarından satır başları şöyle; Sizin de değindiğiniz gibi Gazze meselesi günümüz dünyasının en önemli meselesi haline geldi. Siyonistlerin Gazze'de işlediği suçları ve uyguladığı soykırım günümüzün en acı gerçeklerinden biridir. Siyonistlerin Gazze'de işlediği suçları ve uyguladığı soykırımı durdurmak için tüm hükümetlerin çaba göstermesi gerekmektedir. İslam ülkeleri ve özellikle gelişmekte olan 8 İslam ülkesinin bu hassas dönemde çok ağır sorumlulukları vardır. Gelişmekte olan 8 İslam ülkesinin dışişleri bakanları toplantısı ve Siyonistlerin işlediği suçları ve soykırımına karşı en etkili girişimde bulunmaları ve mazlum Gazze halkına yardım etmeleri hususundaki ciddi iradelerinin bir göstergesidir. Bize göre İslam ülkelerinin yapabileceği en etkili girişim Siyonizm ile irtibatı olan İslam ülkelerinin bir an önce bu rejimle siyasi ve ekonomik iş birliklerini sonlandırma ve bu rejimle her türlü ithalat ve ihracatı boykot etmek olacaktır. Bugün Gazze'de çeşitli insan hakları ihlallerinin sergilendiği görüyoruz. İnsan haklarının savunucusu olduğunu iddia eden batılılar başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere Gazze'de işlenen suçları ve uygulanan soykırıma karşı kabul edilemeyecek bir tutum sergilediler. Onlar Siyonist rejimin işlediği suç ve soykırıma karşı herhangi bir fiili eylemde bulunmamakla birlikte ne yazık ki onun masum ve evsiz barksız bırakılmış Gazze halkını katletmesini desteklediler. En ufak insan hakları ihlali olsa bütün uluslararası kapasiteyi kullanan batılılar başta ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, bugün Gazze'de insan hakları ihlali ötesinde işlenen insan neslinin yok edilmesi suçuna karşı ölümcül bir sessizliğe kapılmış ve hatta ne yazık ki bu suçun işlenmesinde Siyonizm rejimini desteklemektedirler. Dolayısıyla bugün İstanbul'da düzenlenen zirvenin görevlerinden biri de batılı ülkelere Siyonist rejimin suçları ve soykırımına verdikleri desteği durdurmaları hususunda baskıyı artırmak olacaktır.
İsrail-Lübnan gerilimi
Biz İran İslam Cumhuriyeti olarak her zaman Siyonistlerin tacizleri, suçları, işgal girişimlerine karşı direniş eksenini destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. İşgalci Siyonistlerin karşısında mazlum Filistin halkını desteklemek her özgür insanın, her Müslüman bireyin ve her İslam devletinin görevidir. Birkaç yıl önceki tarihe bakacak olursanız Siyonistlerin Lübnan'ın güneyinden geri çekilmek zorunda kaldıkları 33 günlük savaştaki durumunu ve hezimetini göreceksiniz. Biz hiçbir zaman Siyonistlere Lübnan'ın güneyinden geri çekilmek zorunda kaldıkları 33 gün süren savaşta, direniş ekseninin karşısında uğradıkları ağır yenilgi ve hezimeti tekrar akıllarına getirmelerini tavsiye etmiyoruz. Şayet Siyonistler Gazze bataklığından Lübnan kuyusuna düşmek istiyorlarsa biz bunu onlara tavsiye etmiyoruz.
'Gerçek Vaat Operasyonu' esasen Siyonist rejimin caydırıcılığının boş bir duvar olduğunu gözler önüne serdi. Siyonistlerin Şam'daki İran Büyükelçiliği'ne tacizi ve saldırısı İran'ın bölgenin güvenlik ve istikrarını korumak amacıyla kendi güç bileşenlerini etkin ve akıllıca kullanmasına sebep oldu. Bence Siyonistler şunu çok iyi biliyorlar ki bölge istikrarı ve güveni tehlikeye düştüğünde ve onlar bölgeyi istikrarsızlaştırmaya teşebbüs ettiklerinde İran gücünü onları caydırmak ve yerinde oturtmak için etkin ve akıllı bir şekilde kullanacaktır. 'Gerçek Vaat Operasyonu' ile onlar sadece sahada değil diplomasi alanında da İran'a karşı yenilgiye uğradılar. Öyle ki hatta uluslararası bir komisyonun bile İran'ın meşru yasal girişimine karşı bildiri yayımlanmasını sağlayamadılar. Bu da şunu gösteriyor ki İran'ın güç bileşenlerinin güçlendiği konusundaki donanım yeteneğini geliştirmekle birlikte uluslararası arenadaki diplomasi pratiğini de oldukça artırmış ve İran'ın sahada ve diplomasi alanındaki gücünü eş zamanlı konumlaması kendisine başarı ve bölgeye güç sağlamıştır.
İran nükleer programı
İran nükleer programını Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması ve kendi ulusal programlarına göre düzenliyor. İran nükleer program ve faaliyetlerini tamamen yasal ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı denetimi altında gerçekleşmektedir.
Reisi'nin helikopter kazası
Sizin de bildiğiniz gibi bu elim olaydan sonra genelkurmay başkanlığı tarafından uzman teknik bir heyet bu olayı ve kazayı araştırmak üzere görevlendirildi. Bu heyet tarafından 2 rapor kamuoyuna sunulmuştur ve araştırma halihazırda devam etmektedir.
İran'daki seçimler
İran İslam Cumhuriyeti'nin 45 yıllık tecrübesi şunu göstermiştir ki bu gibi elim olaylarla karşılaştığımızda her zaman ülkemizdeki milli dayanışma ve birlik daha da güçlenmiştir. 43 yıl önce İran Cumhurbaşkanı ve Başbakanı aynı anda bir toplantı esnasında halihazırda Batılı ülkelerde gezip yaşayan terörist grubu tarafından şehit edildi. Gelgelelim ki bu olaydan hemen sonra İran halkı bir siyasi yetişkinlik olgunluk göstererek olaylara sahip çıktı ve Ayetullah Hamanei hemen cumhurbaşkanı seçildi ve ülkenin yönetimini ele aldı. Önümüzdeki seçim de aynı şekilde İran halkı tarafından kahramanca ve akıllıca bir fırsata çevrilerek, dünyaya gücünü gösterecektir İran halkı.
İran-Türkiye ilişkileri
İran ve Türkiye arasındaki bağların kökleri tarihe dayanıyor. Iki ülke halkları, kültürü ve tarihindeki ortak bağlar o kadar çok ki aralarında ihtilaf bulmak için büyüteçle aramak gerekiyor. İran ve Türkiye arasındaki iş birliği alanları çok çeşitlidir. İran ve Türkiye siyasi olgunluğa sahip iki ülke olarak farklı düşündükleri konuları da diyalogla çözmeye çalışıyorlar. İran ve Türkiye arasındaki etkileşim, dayanışma ve bağlar, aynı zamanda bölge güvenliğinin de garantisidir. Öyle düşünüyorum ki İran ile Türkiye arasındaki ekonomik iş birliğinin kapasitesi mevcut olanın çok daha üzerinde olabilir. İki ülke arasında kullanılmayan ekonomik ve ticari kapasiteler çok fazladır. İki ülke ekonomik işbirliklerinin kapasitesini artırmak için ciddi ve etkili programları var. Birkaç gün önce İran ve Türkiye arasında Karma Ekonomik Komisyon toplantısının düzenlenmesi öngörülmüştü. Fakat Cumhurbaşkanı Reisi ve Bakan Emir Abdullahiyan'ın şahadeti sebebiyle bu toplantı ertelendi. İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirme iradesi ortak bir iradedir. Bu çerçevede iki ülkenin terörle mücadelede de ciddi ve ortak çabaları var. Terörizm dış güçler ve başta ABD'nin dış politikasının bir aracıdır. Amerikalı üst düzey yetkililer zaten IŞİD'i kendilerinin icat ettiğini itiraf etmişlerdi. Dolayısıyla İran ve Türkiye terörle mücadelede hem çok tecrübeye sahipler hem de terörizmle mücadele ciddi çaba ve programları var. İran ve Türkiye ilişkilerinin geleceği aydınlıktır.
yorumunuz