Pazartesi günü Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD’nin İran’dan petrol ithal eden ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 8 ülkeye yaptırımlardan tanıdığı muafiyeti kaldıracağı belirtildi. ABD'nin 8 ülkeye tanıdığı muafiyeti kaldıracağı açıklamasının basına yansımasının ardından petrol fiyatlarında yüzde 3 oranında artış yaşandı. Petrol piyasasının bu durumdan olumsuz etkilenmemesi için BAE ile Suudi Arabistan’dan da konuyla ilgili açıklama geldi. Bu ülkelerin küresel petrol piyasasında istikrarın sağlanması için diğer petrol tedarikçisi olan ülkelerle koordineli olacakları açıklandı. Bu durumda en önemli iki soruyla karşılaşıyoruz: Suudi Arabistan ile BAE verdikleri sözleri tutabilecekler mi? İran petrolünün piyasa dışına çıkması küresel piyasayı etkileyebilir mi?
Viyana Enerji Araştırmaları Bürosu Başkanı Fereydoun Barkeşli Mehr Haber Ajansı’na verdiği röportajda konuya ilişkin şu ifadelerde bulundu:
Rafineriler Riyad’ın petrol üretimini kısıtlıyor
Suudi Arabistan'ın ham petrol ihracatını artırmakla karşı karşıya olduğu bir diğer kısıtlama da, Yarımada yöneticilerinin son yıllarda rafinerilere ve petrol ürünleri ihracatına büyük yatırım yapmış olmasıdır. Bu durumda Suudi Arabistan’ın yabancı ülkelerdeki petrol rafinaj kapasitesini azaltarak, ortaklarına meydan okuması düşünülebilir değil.
Resmi istatistiklere göre, Suudi Arabistan, 2025 yılına kadar Rafinaj kapasitesini 2 kat arttırarak, günlük 10 milyondan fazla varile ulaştırmayı planlıyor. Bu doğrultuda Jazan bölgesindeki 400 bin varillik rafineri yakında devreye girecek.
Riyad’ın bu stratejisi ABD’nin üretimi arttırmak için fazla bir kapasiteye sahip olmamasının yanı sıra İran, Venezuela ve Libya'nın piyasadaki petrol kıtlığını karşılayamadığı için Donald Trump’ın petrol ihracatını arttırma taleplerine aykırıdır.
Dünyanın en büyük petrol sahası olarak bilinen “Al-Kavar”ın üretimde düşüş yaşaması da diğer önemli konulardan biridir. Sonuç olarak bu sahanın petrol üretimi günde 5 milyon varilden 3.8 milyon varile gerilemiştir.
BAE’nin günlük petrol ihracatı ne kadar?
Piyasada İran petrolünün alternatiflerinden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile de ilgili olarak, bu ülkenin üretim kapasitesinin günlük 3 milyon 300 bin varil olduğunu söyleyebiliriz. Bu ülkenin 2002 yılında ürettiği petrol günde 2,56 milyon varil iken 2018 yılında ise bu miktar günde 3 milyon 34 bin varile yükselmişti.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) tarafından yayınlanan bildiride, BAE’nin Mart 2019’da günde yaklaşık 3 milyon 59 bin varil petrol ürettiği belirtildi. Abu Dabi’de üretilen 3 milyon 300 bin varil petrolden bir milyonu iç rafinerileri finanse etmeye harcanırken gerisi de ihracat piyasasına gönerilmektedir.
Bir önceki boykottaki ihracat stratejileri yeniden etkinleştirilmeli
ABD’nin 8 ülkeyi Mayıs 2019’a kadar İran’a uyguladığı petrol yaptırımlarından geçici olarak muaf tuttuğuna dikkati çeken Fereydoun Barkeşli, Trump’ın bu 8 ülkeyi İran yaptırımlarından muaf tutmaya son vermeyi planladığını açıkladı.
Fereydoun Barkeşli sözlerine şu ifadeleri ekledi: Uluslararası kurallara ve ikili ilişkilerin ilkelerine dayanarak, ABD bu karara son veremez. Fakat çoğu ülkeler ABD ile ekonomik ve ticari ilişkilerde bulunduğu için, İran üzerinde azami ekonomik baskı yapmamasını istemiyor. Bu durumda İran'ın bir önceki yaptırımlardaki petrol ihracatına yönelik stratejileri yeniden canlandırması gerekiyor.
Küresel piyasanın İran petrolüne ihtiyacı var
küresel petrol piyasasında arz sıkıntısı olmadığını belirten Barkeşli piyasanın arzı ne olursa olsun çeşitli ham petrole ihtiyaç duyulduğu gerektiğini kaydederek, Trump’ın uluslararası ödemeleri kapatma yoluyla İran petrolünün küresel piyasada bulunması gerektiğinin farkında olduğunu vurguladı.
“Muafiyetler bir politika ve boykot da bir stratejidir” ifadesini kullanan Viyana Enerji Araştırmaları Bürosu Başkanı, piyasanın İran petrolüne ihtiyaç duyduğunu bildirdi.
ABD, jeopolitik açısından büyük riske girmiş
Jeopolitik açısından ABD’nin büyük bir risk aldığını belirten Fereydoun Barkşeli, “Trump’ın etrafında iyi danışmanlar olmadığı için Venezuela’daki durum, Libya, Cezayir ve Sudan’dan Suudi Arabistan Krallığı’nın geleceğine kadar Orta Doğu’daki gelişmelerin tümü onun stabilize önlemler almasını gerektiriyor” ifadelerinde bulundu.
İleride petrol fiyatının yükseleceğine atıfta bulunan Barkeşli, aynı zamanda “Suudi Arabistan ile Rusya’nın önümüzdeki 19 Mayıs’ta Cidde’de düzenlenecek olan OPEC Ortak Bakanlar Gözetim Komitesi Toplantısı’nda kota sistemini bırakmanın yanı sıra OPEC ve OPEC dışı üretimi arttırmaya karar vermesi takdirde piyasadaki gerilimler azalacak” diye konuştu.
ABD’nin güçü Çin, Hindistan ve Türkiye ile yüzleşmeye yetmez
Barkeşli, Suudi Arabistan ile BAE'nin İran petrol fiyatlarını dengeleme potansiyeline sahip olup olmadığına ilişkin şöyle dedi: Şu anda Suudi Arabistan, Rusya, BAE ve ABD üretim kapasitesine sahiptir. Ancak söz konusu ABD olunca bu ülkenin hala net bir ithalatçı olduğunu söyleyebiliriz. 47 yıldan sonra ilk kez ham petrol ihrac etmesine rağmen hala yine de bu ülkedeki petrol ithalatı ihracatına göre artış gösteriyor.
Fereydoun Barkeşli sözlerini şu şekilde sürdürdü: Suudi Arabistan günde mevcut kapasitesinden bir milyondan fazla varil petrol üretiyor fakat şu ana dek sürekli olarak uzun bir sürede günde 11 milyon varil üretememiştir. Öte yandan BAE de günlük 400 bin varilden fazla üretim potansiyeline sahiptir. Sonuç olarak İran'ın ham petrol piyasasının ana tüketicisi Rusya olacak.
Viyana Enerji Araştırmaları Bürosu Başkanı şu anda OPEC üyesi ülkeler arasında sadece Suudi Arabistan ile BAE'nin üretim kapasitesine sahip olduğunu vurgulayarak, Libya ve Cezayir'deki belirsiz koşullara dikkati çekti.
Barkeşli ayrıca OPEC veya petrol tüketicileri organizasyonunun önemine değinerek, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi büyük tüketicilerin Petrol tüketicileri organizasyonu oluşturması takdirde ABD'nin bu ülkelerle başa çıkamayacağını söyledi.
yorumunuz