İzzeddin el-Kassam Tugayları üyesi "Ebu Halid'in mektubuna "Filistin'i savunmak haysiyet ve onur getirir" yanıtını veren şehit Süleymani’nin Filistin meselesine milli çıkar olarak değil dini bir görev olarak baktığı anlayabiliriz.
Süleymani’nin Irak ve Suriye’de tekfirci teröristlere karşı yürüttüğü mücadelenin asıl hedefi mezhepsel savaşlara son vermek ve Filistin meselesinin Müslüman milletler arasında unutulmasını önlemekti. Bu nedenle birçok terör ve güvenlik uzmanı Süleymani’nin siyasi düşüncesinin ve inanç ekolünün merkezi Filistin kurtuluşu olduğunu değerlendiriyor.
Filistin; İran'ın bölgesel politikasının merkezi
ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgal ettiği dönemde Birçok askeri komutan, Tahran ile Waşington arasında askeri çatışma olasılığından bahsediyordu.
ABD'nin eski Başkanı George W. Bush, İran’ı dünya barışı için bir tehdit unsuru olarak tanıtmaya çalışıyordu. O dönemde Süleymani’nin ve yol arkadaşlarının yaptığı en önemli işlerden biri Müslümanların kapasitesini kullanarak Amerika ve Siyonist Rejim’e karşı bir direniş cephesi oluşturmaktı.Batı emperyalizmine karşı uygulanan bu stratejide Filistin meselesi direnişinin ilgi odağıydı. Yani direniş gruplarının işgal altındaki Filistin'de yaşanan gelişmelere karşı her zaman duyarlı olması ve kriz sırasında Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki direniş güçlerinin yanında yer alması gerekiyordu.
Hamas ve İslami Cihad’ın açıklamalarına göre, Siyonist Rejim saldırıları sırasında şehit Süleymani bu savaşlarda dolaylı ya da dolaysız yollardan müsteşarlık yapıyordu.
Örneğin, Filistin İslami Direniş Hareketi siyasi ofisi üyesi Ahmet Abdulhadi, Süleymani’nin defalarca Gazze Şeridi’ni ziyaret ettiğini ve kendisinin Gazze'nin savunma yapılarının oluşmasında önemli rol oynadığını söylemişti.,
Gazze direnişinin sılahlandırılması
Siyonistler, Doğu Akdeniz’deki varlığını ilan ettikten sonra bu rejim Araplara karşı çatışmalarda hep kazanmıştı. Ancak Şaron'un 2005 yılında Gazze Şeridi'nden çekilmesi ve İslami direniş hareketi Hamas ile İslami Cihad'ın burada güç kazanmasından sonra askeri-güvenlik denklemi direniş ekseni lehine değişmesine yol açtı. İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, şehit Süleymani ile ilgili “Bu adam Filistinlilerin elini güçlendirdi. Öyleki Siyonist Rejim 48 saat geçmeden gelin ateşkes yapalım çağrısını yaptı” demişti.
Son yirmi yıldır Filistinli gruplar Siyonist Rejim’e karşı çeşitli caydırıcı silahlarla silahlandırılmıştı. Aksa Tufanı Operasyonu’nda direniş grupları tarafından 80 gün içinde işgal altındaki bölgelere 4 binin üzerinde roket fırlatıldı. Şu anda Hamas ve İslami Cihad, "Kasif", "Ababil" ve "Şahab" gibi insansız hava araçlarına sahiptir. Diğer taraftan İslami Cihad temsilcisi Nasır Ebu Şerif, 2018 yılında Tahran'a yaptığı ziyarette, direnişin her türlü füzeyi üretmek ve monte etmek üzere Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü tarafından eğitildiğini açıklamıştı.
Sonuç
İran'ın dış politika doktrininde Filistin meselesi ana ilke ve esas değer olarak bilinmektedir. İran Anayasası'nın 152. maddesinin üçüncü ilkesinin beşinci ve on altıncı fıkraları ile 11. ilkesine göre, İran’ın dış politikası, tüm Müslümanlarla kardeşlik bağlılığı ve çevredeki mazlumlara destek vermek temeline dayanmalıdır. Şehit Süleymani, her zaman bu anayasa maddelerine göre hareket etmeye çalıştı.
Şehit Süleymani’nin Filistin kurtuluşu için attığı adımlar Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin, bu büyük şehidin cenaze töreni sırasında kendisine "Kudüs Şehidi" adını vermesine neden oldu.
yorumunuz