7 Eki 2025 07:40

Aksa Tufanı, İsrail'in yenilmezliği efsanesini nasıl yıktı?

Aksa Tufanı, İsrail'in yenilmezliği efsanesini nasıl yıktı?

7 Ekim 2023’te gerçekleştirilen ve “Aksa Tufanı” adı verilen Filistin direnişinin cesur operasyonu, işgalcilere ve adaletsizliğe karşı küresel bir uyanışa dönüştü.

7 Ekim 2023’te gerçekleştirilen ve “Aksa Tufanı” adı verilen Filistin direnişinin cesur operasyonu, işgalcilere ve adaletsizliğe karşı küresel bir uyanışa dönüştü; ahlaki, manevi ve siyasi bir başkaldırı oldu.

Filistin Alimler Heyeti Başkanı Nevaf Tekruri, bu operasyonun ikinci yıl dönümü vesilesiyle “İlke” haber sitesine verdiği özel röportajda, bu dönüm noktasının önemini, işgal rejimi üzerindeki etkilerini ve Gazze’de devam eden soykırımı derinlemesine analiz etti.

Ona göre, Aksa Tufanı operasyonu, işgalcilerin gerçek yüzünü ortaya koydu ve yıllarca ihmal ve ihanetten sonra Filistin davasını yeniden canlandırdı.

Aşağıda Nevaf Tekruri’nin Aksa Tufanı operasyonu ve sonuçları hakkındaki analizini okuyabilirsiniz:

Aksa Tufanı, İsrail’in Yenilmezliği Efsanesini Yıktı

İsrail, onlarca yıl boyunca kendisini askeri üstünlük, üstün istihbarat ve tartışmasız kontrol sahibi olarak tanıttı. Aksa Tufanı operasyonu, bu imajı sadece bir sabah paramparça etti. Bu fırtına, düşmanın gücünü geri döndürülemez şekilde kırdı. İsrail rejimi dünya önünde küçük düşürüldü.

Aksa Tufanı, İsrail'in yenilmezliği efsanesini yıktı

Bu operasyon, gizlenenleri ortaya çıkardı; hastanelerin, okulların ve camilerin yıkılması; çocuklar ve kadınların katledilmesi; insan haklarını savunduğunu iddia edenlerin ikiyüzlülüğü... Tüm bu suçlar dünya kamuoyuna açığa çıktı. Direnişin, İsrail kontrolündeki bölgelere sızma, askeri üsleri ele geçirme ve İsrailli askerleri esir alma kapasitesi, 1948’den bu yana görülmemiş psikolojik ve stratejik bir darbe oldu.

Soykırım Güçten Değil, Çaresizlikten Kaynaklanıyor

Bu operasyonun ardından Siyonist rejim, Gazze’ye kapsamlı bir saldırı başlattı; bu, şu anda ikinci yılına giren bir soykırım, açlık ve yıkım kampanyasıdır. Bu suçlar, güven ve güçten değil, korku ve küçük düşürülmeden kaynaklanıyor.

İşgalcilerin bugün işlediği her suç, kaybettikleri itibarlarını geri kazanma çabasıdır. Katliamları akıl dışıdır. Anlatıyı, askeri gücü ve ahlaki üstünlüğü kaybettiler. Güçlü görünmek için öldürüyorlar ancak attıkları her bomba, sadece zayıflıklarını ortaya çıkarıyor.

Gazze Halkı Direnişle Ayakta

Tahmin edilemeyecek sayıda kurban verilmiş olsa da, 67 binden fazla şehit ve 170 binden fazla yaralı, Gazze halkı dimdik ayaktadır. Aileler açlık, yerinden edilme ve mahallelerin tamamen yok olmasına rağmen topraklarını terk etmeyi reddediyor. Düşmanın gücü boştur. Onları korkutan bizim direnişimizdir.

Dünyayı Saran Fırtına

Aksa Tufanı operasyonu, Gazze sınırlarıyla sınırlı kalmadı ve etkileri dünya çapına yayılarak ikiyüzlülüğü açığa çıkardı ve dayanışma ruhunu pekiştirdi. Londra, New York, Madrid ve Cakarta özgürseverler, öğrenciler, aktivistler Gazze için sokaklara indi. Batı demokrasisi ve sözde özgürlükten bahsederken soykırımı destekleyen Washington, Paris, Berlin liderlerinin yalanları da ortaya çıktı.

Aksa Tufanı, İsrail'in yenilmezliği efsanesini yıktı

Ekim 2023'ten bu yana, dünya çapında milyonlarca insan Filistin'i desteklemek için eşi benzeri görülmemiş gösterilere katılırken, İspanya, İrlanda ve Güney Afrika da dahil olmak üzere birçok hükümet Siyonist rejimin suçlarına karşı cesurca tavırlar sergiledi. Buna karşılık, ABD ve Avrupa'daki sözde insan hakları savunucuları işgalcileri silahla donatt ve BM'de ateşkes kararlarını veto ederek, Batı'nın ahlaki liderliğine ilişkin küresel hayal kırıklığını derinleştirdi.

Siyonist Rejimle Normalleşme Projesinin Çöküşü

7 Ekim 2023’ten önce, birçok Arap ülkesi Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştirmek için adeta yarışıyordu. Bugün bu proje çökmüş durumda. Aksa Tufanı, normalleşmenin yolunu kapattı. Bir zamanlar işgalciyi kucaklamaya çalışanlar, şimdi kendi halkları önünde utanıyor ve sessiz kalıyor. Normalleşmeyi bölge halkları değil, yozlaşmış liderler savunuyor. Müslümanların son sözü şudur: Filistin satılık değil.
Fas'tan Endonezya'ya kadar, halkların öfkesi Müslüman devletleri Siyonist rejimle ilişkilerini yeniden değerlendirmeye zorladı. İslam dünyasında kamuoyu, Filistin direnişinin lehine kararlı bir şekilde kaymış durumda.

Filistin Direnişi Olmadan Karar Alınamaz

ABD Başkanı Donald Trump ve Siyonist Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından sunulan son plan, sömürge yönetimini yeniden tesis etme girişiminden başka bir şey değildir. Bu bir barış planı değil. Bölgeyi Siyonist-Amerikan yönetimi altında yeniden şekillendirmek için hazırlanmış yeni Sykes-Picot Anlaşması’dır. Gazze veya Filistin hakkında direnişçileri hesaba katılmadan hiçbir karar alınamaz. Aksini yapan herhangi bir ülke Filistin davasına ihanet etmiş olur.
Trump'ın planı kabul edilirse, işgal kalıcı olarak yerleşecektir. Önerilen plan, İsrail'in Gazze'den çekilmesini değil, egemenliği üzerinde yabancı kontrolü dayatmayı amaçlamaktadır. Trump ve Netanyahu, kendi gözetimlerinde bir sömürge yönetimi kurmak istiyor. Bu barış değil, işgalin başka yöntemlerle sürdürülmesidir.

İşgalin Genişlemesi, Savaşın Sonu Değil

Trump’ın barış planı, işgalin genişlemesi anlamına geliyor. Gerçek bir anlaşma; Siyonist güçlerin tamamen çekilmesini, Filistinli tutukluların serbest bırakılmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin tanınmasını içermelidir. Önerilen şey ise bir tuzaktır. Bu sadece Filistin’in değil, onu imzalayan her Arap ülkesinin de işgalidir. Gazze’nin mesajı nettir: Bu anlaşmayı kabul etmeyin. Bu adım, katliamı ya da sürgünü bitirmeyecek, tam tersine artıracaktır.

İnsanlık İçin Ahlaki Bir Uyanış

Aksa Tufanı Operasyonu, savaş alanının ötesinde küresel bir ahlaki uyanışı da tetikledi. Gazze’den yayılan direniş ve inanç görüntüleri, dünyanın dört bir yanında hareketlere ilham verdi; aktivistler, öğrenciler ve sıradan vatandaşlar, hükümetlerinin sessizliğini sorguluyor.

Gazze halkı, çektikleri acılarla dünyanın vicdanını uyandırdı. Batı üniversitelerindeki gençler, sokaklarda yürüyen kitleler, boykot edenler ve gerçeği dile getirenler hepsi Aksa Tufanı’nın meyveleridir. Bu operasyon, farklı hareketleri adalet talebi etrafında birleştirdi: savaş karşıtı koalisyonlar, sömürgecilik karşıtı aktivistler ve inanç temelli topluluklar, Güney Afrika’daki apartheid karşıtı mücadeleye benzer küresel bir dayanışmayı yeniden canlandırdı.

İman, Direniş ve Kurtuluşun Vaadi

İşgalciler, yıkımın ruhumuzu susturabileceğine inanıyor. Oysa her yıkılan ev, her şehit çocuk, kararlılığımızı artırıyor. İşgal, ancak tamamen teşhir edilip sahte imajı yok olduğunda sona erecektir. İman ve adalete dayalı direniş, tek kurtuluş yoludur. Gazze’deki savaşçılar siyasi güç için değil, ümmetin onuru için savaşıyorlar. Onlar çağımızın vicdanıdır. Hiçbir anlaşma, hiçbir güç, hiçbir dış baskı onları susturamaz veya fedakârlıklarını silemez.

Sınırların Ötesinde Bir Miras

Aksa Tufanı Operasyonu’ndan iki yıl sonra, Filistin mücadelesi yerel bir direnişten küresel bir İslami harekete dönüştü. Yemen’in Siyonist rejime yönelik füze saldırıları, Hizbullah’ın sınır çatışmaları ve Cakarta’dan Johannesburg’a uzanan dayanışma gösterileri, direniş cephesinin genişlemesinin kanıtıdır.

Filistin mücadelesi, İslam dünyasının ahlaki pusulasına dönüşmüştür; mazlumları birleştiren ve zalimlerin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkaran bir davaya. Aksa Tufanı sadece askeri bir olay değildi; bu, bir davanın yeniden doğuşu, bir ümmetin uyanışı ve çürümüş bir işgalin sonunun başlangıcıydı.

News ID 1931071

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha