Amerika’nın Washington Post gazetesi, İran’ın BM Daimi Temsilcisi Macid Tahti Revançi’nin kaleme aldığı yazıyı yayımladı.
ABD’nin İran tutumunu eleştiren Tahti Revançi’nin yazısında şu ifadelere yer verildi:
“2 Mayıs'ta ABD, İran'dan petrol alımıyla ilgili 8 ülkeye tanıdığı muafiyeti kaldırdı. Bu karar, ABD’nin İran’a karşı başlattığı ekonomik savaş doğrultusunda atılan başka bir adımdı.
İran, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesini reddettiği gibi Washington’un attığı son gayri meşru kararını da reddetmiştir. Tahran her zaman ABD’nin nükleer anlaşmadan geri çekilmesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2231 sayılı kararı ve uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlali olarak görmüştür.
Aslında, İran’ın ABD’nin anlaşmadan çekilmesine rağmen nükleer anlaşmada kalma kararı, Avrupa ülkelerinin talebi üzerine alınmıştır. Böylece onlara ABD’nin tek taraflı çekilme kararından çıkan zararları telaf edebilmesi için yeterli fırsat tanımıştır.
Ülkem sabırla bir yıl bekledi, ancak ekonomik alanda Avrupa tarafından atılan telafi edici herhangi bir adım göremedi. Bunun için İran nükleer anlaşmada belirlenen uranyum zenginleştirme ve ağır su üretimi limitlerine uymayacağı konusunda yeni kararlar almıştır.
ABD'nin İran yaklaşımı tutarlık ve netlikten yoksun. Bu politika hastalıklı bir düşmanlık biçimde yürütülmektedir.
Bazı ABD yetkilileri ve Ortadoğu liderleri ABD Başkanı Trump’ı İran'a karşı sert bir politika izlemeye zorluyor ve hatta İran'da bir rejim değişikliği talep ediyorlar.
Trump’ın çevresindeki savaş yanlısı isimlerin görüşlerine rağmen, onun İran’la savaşmak niyetinde olduğu görünmüyor. Bununla birlikte, Trum’ın yaklaşımı bizimle tutarsız. Bazen bizi tehdit ediyor, bazen de diyalogdan bahsediyor.
ABD’nin İran’la görüşme teklifinin önünde üç büyük engel bulunuyor:
Birincisi, tarihi kaynaklar gerçek ve yapıcı müzakerelerin korkutma, baskı ve yaptırımların gölgesinde gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. İki tarafın da karşılıklı saygı ilkesine uyması ve eşit bir temel üzerinde müzakere etmesi halinde diyalog başarılı olabilir.
İkincisi,Trump hükümeti, İran'la müzakere konusunda tek bir sesle konuşmuyor. Şiddete tahrik edenler herhangi bir verimli ve olumlu müzakereyi baltalamak istiyorlar.
Üçüncüsü, Trump’ın İran’la yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekilme kararı gelecekte yeni bir anlaşmanın sağlanması için kaygıları arttırmıştır.
Öte yandan Amerika'nın İran'a yönelik azami baskı politikası başarısız oldu. Trump hükümeti adilce olmayan taleplerinin hiçbirini elde etmemiştir. Eminim ki, baskı politikası etkili olmayacaktır.
Bu politika aynı zamanda bütün İran halkının ABD’ye olan öfkesini arttrımıştır. Evet, yasadışı yaptırımlar İran halkına zarar verebilir, ancak İran'ın politikalarını asla değiştiremez.”
yorumunuz