Leyla Ferahani- Suriye'deki krizin yeniden şiddetlenmesi ve Suriye'de Selefi tekfirci grupların terör saldırılarına geri dönmesi ve bu ülkede şiddetin artmasıyla birlikte, dünyanın bir kez daha aşırı grup tehdidiyle karşı karşıya kalması, IŞİD'in ortaya çıkışının yol açtığı felaketleri ve farklı ülkeler üzerindeki yıkıcı etkilerini hatırlatıyor.
Sinema, mesajların iletilmesinde güçlü bir medya aracı olarak, savaş ve terör olaylarının temsil edilmesinde önemli bir rol oynamakta ve tarihsel krizleri psikolojik, sosyal ve insani yönleriyle resmetmektedir.
İran yapımı Suriye temalı filmler, yalnızca bölgedeki çatışmaları anlatmakla kalmaz, aynı zamanda savaşın insani ve toplumsal boyutlarını da derinlemesine işler. Bu filmler, savaşın yıkıcı etkilerini ve bölgedeki halkın yaşadığı travmaları beyaz perdeye taşırken, aynı zamanda İran’ın savaş karşıtı bakış açısını ve bölgedeki politik müdahalelerine dair bakış açısını da yansıtır. Sinema, Suriye’nin trajedisini anlamak için güçlü bir araç olurken, İranlı yönetmenler bu krizi farklı açılardan ele alarak hem duygusal hem de düşündürücü bir anlatı sunuyor.
Suriye’deki gelişmelere gelince, İran sinemasının bu krizi nasıl ele aldığına bir göz atalım.
Şam Saatine Göre
Şam Saatine Göre, yönetmenlik ve senaristliğini İbrahim Hatemikiya'nin yaptığı, 2018 çıkışlı İran filmi. Filmde İranlı oyuncu Hadi Hecazifer ve Babak Hamidiyan’a Suriyeli ve Lübnanlı aktörler eşlik ediyor.
İranlı bir pilot ve yardımcı pilot olan oğlunun Suriye'de IŞİD tarafından esir alınışını işleyen film, Direniş Ekseninin IŞİD vb. terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleyi ve fedakârlıkları konu alıyor.
Güçlü görsel efektleri, aksiyon ve heyecan verici anlatımıyla, IŞİD'in Suriye'deki suçlarının bir köşesinin yansımasıyla bu film, izleyicinin dikkatini insani krizlere ve terörle mücadelenin önemine çekmeyi başardı.
Bu eser İran sinemasının en büyük şöleni olarak bilinen Fecr Film Festivali’ne katılarak 3 dalda ödüle layık görülmüştü.
Rakka’nın kalbi
Rakka'nın kalbi
Yönetmenliğini Hayrullah Teghiyanipour'un yaptığı "Rakka'nın Kalbi" filmi, İran sinemasının Suriye krizi ve IŞİD'le mücadele bağlamındaki diğer eserlerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Bu film aynı zamanda tertemiz bir atmosfer yaratarak ve Suriye'deki gerçek mekanlarda çekerek IŞİD'in karanlık köşelerini ve bunun insanlar üzerindeki sonuçlarını anlatmayı da başardı.
Ayrıca filmin savaş krizlerinin ortasında ana karakterler arasında yaşanan bir aşk hikayesine dayanması filmi daha çekici kılıyor.
Cehennem İmparatoru
Cehennem İmparatoru, (2018) filmi IŞİD ve terörü konu alıyor.
Perviz Şeyh Tadi'nin yönettiği filmde ünlü aktör Ali Nasıriyan rol alıyor.
Ferruh Nimeti, Aliram Nurai, Seba Kemali, Said Rad ve Küruş Zarii filmde rol alan diğer isimlerin arasında.
Cehennem İmparatoru, bir tekfircinin hikayesini anlatarak, Avrupa ve Amerika'nın dış cephesinden Ortadoğu'da gizlice oluşturulan gerçekleri ve aşırı fikirlerini dini söylemler halinde yaymakta ve krizlerle dolu Suriye dünyasında faaliyet göstermesini ele alıyor.
2014-2019'da yaşanan IŞİD krizine ve İran'ın bu terör örgütüyle mücadelede oynadığı önemli role rağmen, bu konuyu ciddi anlamda ele alan sinematografik çalışmaların sayısı, İran'ın sahadaki rol yapma çalışmalarına kıyasla oldukça sınırlıdır.
Bu bağlamda IŞİD'le mücadeleyi ve Suriye'deki olayları konu alan sadece üç film yapıldı; Her ne kadar bu çalışmalar savaşın ve terörle mücadelenin gerçeklerinin bir kısmını göstermeyi başarmış olsa da, Ancak krizin geniş boyutları ve İran'ın IŞİD'e karşı mücadeledeki rolü ile karşılaştırıldığında, Suriye'de benzer bir krizle karşı karşıya olduğumuz ve terör tehditlerinin yeniden oluştuğu göz önüne alındığında, bu temaların ele alınmaması konusunda kültürel ve sanatsal bir boşluk var gibi görünüyor. Önemli tarihi olayların sanatsal anlatımının anlamı her zamankinden daha fazla hissediliyor.
yorumunuz