27 Mar 2025 18:00

Kudüs, İslam toplumunun inancının ve Müslümanların tarihi hafızasının vazgeçilmez bir parçasıdır

Kudüs, İslam toplumunun inancının ve Müslümanların tarihi hafızasının vazgeçilmez bir parçasıdır

Mehr Haber Ajansı'na konuşan Irak İslami Direniş Hareketi Siyasi Konseyi Üyesi"Kudüs, İslam toplumunun inancının ve Müslümanların tarihi hafızasının vazgeçilmez bir parçasıdır" dedi.

İslam Devrimi zaferinden önce Filistin’de ve bölgenin diğer yerlerinde faaliyet gösteren grupların çoğu “Arap Milliyetçiliği”ne dayanıp bunu faaliyetleri için bir destek olarak görüyordu. Aslında onlar bunun Arap milletleri ve orduları arasında bir nevi tür uyum, koordinasyon ve yakınlaşma sağlayacağına inanıyordu. Dolayısıyla bu konu tek başına direniş yolunda büyük bir mesele haline gelmişti. Çünkü böyle bir tutum “Siyonizm-İslam” çatışmasının “Arap-İsrail” çatışması haline gelmesine neden oldu.

Öte yandan İslam Devrimi zaferinden önce ABD, İslami bir kimlik olarak işgal altındaki Kudüs’ü gözden düşürmeye odaklanmıştı.
Bütün bunlara rağmen Devrimin zaferinden sonra, bölgedeki direniş gruplarının durumu tamamen değişti. Bir “İslami direniş söylemi” oluşturuldu. Bundan sonra İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu İmam Humeyni mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü, Filistin meselesinde ulusal-İslami bir olay olan "Kudüs Günü" olarak adlandırdı ve böylece Kudüs’ün sadece Arap dünyasına değil, tüm İslam dünyasına ait olduğu mesajını verdi.

Mehr Haber Ajansı Kudüs günü Münasebeti ile Irak İslami Direniş Hareketi Siyasi Konseyi Üyesi Feras El-Yaser ile bir röportaj gerçekleştirdi:

Sizce Kudüs Günü'nün felsefesi nedir ve Filistin davasının ilerlemesinde nasıl bir rol oynamıştır?

Kudüs Günü, İmam Ruhullah Humeyni'nin (r.a.) inandığı ideolojik meseleler üzerine kurulmuştur. Bu bakış açısının kökeni, merhum İmam'ın kurduğu fıkhî ve ideolojik temellere dayandırılmıştır.

Bu esaslara göre Kudüs, İslam toplumunun inancının ve Müslümanların tarihî hafızasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Ayrıca gerçekçi bir okuma, İslam ümmeti için ortak ve evrensel olarak kabul görmüş bir hedef belirlemeye yönelik yol gösterici bir aracın olmasını gerektiriyordu. Bu nedenle rehber olarak Kudüs seçilmiştir.

Merhum İmam o dönemde Müslümanları Kudüs Günü'nü anmaya çağırarak Filistin davasına yeni bir soluk getirmişti. Arap rejimlerinin savunmaktan aciz kalması nedeniyle unutulmaya yüz tutmuş bir konu. Bu nedenle Dünya Kudüs Günü’nün bir uyanış olarak belirlenmesi, İslam ümmetinin hayatında, ruhunda ve vicdanında temel bir meseleydi.

Direniş coğrafyasının oluşmasında İmam Humeyni'nin rolü nasıldı?

Küresel sistemin hesaplamalarında direniş coğrafyasının bu kadar geniş bir biçimde ve bu düzeyde bir örgütlenmeyle gelişeceği öngörülmemişti. Dolayısıyla Batı'nın durumu ve hesapları İmam Humeyni (ra) öncesi dönemdeki gibi değildi.

Bölgede büyük bir uyanış yaşandı ve Amerika'nın komploları tüm insanlar tarafından görüldü. Merhum İmam'ın gelişi, sömürgeci ütopyanın tüm inşa edilmiş imgelerini yerle bir etti.

Bu yılki Dünya Kudüs Günü töreni, Trump'ın Filistinlileri zorla yerinden etmeyi amaçlayan bir plan önerdiği bir ortamda yapılıyor. Böyle bir ortamda Kudüs Günü'nü kutlamanın Direniş Cephesi açısından önemi nedir?

Aksa Tufanı Operasyonunu ve Direniş Ekseni'nin büyük fedakarlıklarından sonra, Filistin sorununu Trump'ın öne sürdüğü kadar kolay ortadan kaldırmak artık mümkün değildir.

Amerika, Filistin direnişini ortadan kaldıramadığı veya zayıflatamadığı için Filistin sorununu medya yoluyla önemsizleştirmeye çalışıyor. Trump'ın önerdiği şey, Filistin direnişine ve direniş eksenine baskı yapma girişimidir. Ama kendisi ve ona bağlı bütün Arap rejimleri, işlerin artık zorlaştığını biliyorlar.

Direniş ekseninin Aksa Tufanı Operasyonu’na destek verme konusunda yüksek kabiliyetleri kanıtlanmış olmasına rağmen, bu tür projeleri hayata geçirmek artık kolay değil. Bütün güçlerine rağmen Filistin direnişini bitiremediler. Kudüs Günü geliyor ve direniş ekseni bu günü en yüksek ısrarla anacaktır. Zira bu eksen, Aksa Tufanı Operasyonu’na destek ve gurur verici mevkiler sağlamıştır.

Trump yönetimi altında gelecekteki gelişmeler, özellikle Haşdi Şabi Güçleri'nin durumu nasıl gelişecek?

Haşdi Şabi artık genel yasalar ve Irak Anayasası çerçevesinde yüksek kabiliyetlere sahip ideolojik ve örgütlü bir güçtür. Ayrıca Haşdi Şabi Güçleri artık Irak ve bölgede önemli bir güç unsuru olarak değerlendiriliyor.

ABD, Haşdi Şabi Güçleri'ni zayıflatmak veya dağıtmak için defalarca girişimde bulundu, ancak halkın iradesi, Irak İslam Direniş Güçleri ve dini otorite bu hedefe ulaşılmasını engelledi.

Evet, Trump ekonomik ve siyasi baskılarla Irak'a kendi taleplerini kabul ettirmeye çalışacak; Ancak bunlar Irak'ın devrimci ruhunu etkileyemez, çünkü bugün Irak Mücahitlerinin yetenekleri en üst düzeydedir. Amerika'nın bu koşullar altında Irak'a karşı ihtiyatlı davrandığına inanıyoruz çünkü durumun kötüleşmesi halinde üslerinin başına neler gelebileceğini biliyor.

News ID 1925570

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
  • captcha