MHA / Muhammed Kadiri – “Zülfikar” lakabıyla tanınan “Seyyid Mustafa Bedreddin”in dün 13 Mayıs Cuma günü Suriye'nin başkenti Şam’da şehit düşmesi “Minel mu'minîne ricâlun sadakû mâ âhedûllahe aleyh...” ayetini bir daha anımsattı. Bu büyük gazinin cenazesi dün Beyrut’un Dahiye bölgesinde toprağa verildi.
Olayın arkasında bazı üzüntü verici şeyler vardır:
İmad Muğniye’nin şehit düşmesinin ardından Hizbullah’ın askeri kolunun komutanlığı görevini üstlenen Mustafa Bedreddin, Şehit İmad Muğniye’nin terör edilmesi olayıyla ilgili araştırma başlattı. Bedreddin’in araştırdığı dosya İşgalci İsrail Rejimi’nin bu olayda parmağı olduğunu gösterdi. Bu dosya Siyonist güdümlü faillerin nasıl güvensizlik çıkararak, Suriye’ye girdiklerini nasıl bu ülkeden çıktıklarını ve operasyon sürecinde kimlerle işbirliği yapıp kimlerden lojistik destekler aldığına dair bilgiler kapsamaktaydı. İşte bu araştırmalar Mustafa’nın anti-casusluk faaliyetlerine zemin hazırladı. Onun anti-casusluk faaliyetleri hem Siyonist Rejim’e ait onlarca casusluk ağını tanıttırdı hem de Tel Aviv-Washington’un ortaklaşa yürüttüğü planların birçoğunu boşa çıkardı.
Mustafa Bedreddin ile ilgili şehadet haberinin açıklanmasının ardından olası misilleme eylemini önleyebilmek için Siyonist Rejim alarma geçti. “Şeyh Naim Kasım”, Şehit Bedreddin’in cenaze töreninde özel bir kişi veya örgütü suçlamasa da “Bu saldırının faili kim olursa olsun Siyonist Rejim’e hizmet etmiştir” ifadesini kullandı.
Bu saldırının hemen ardından Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, yaptığı açıklamada Amerika veya müttefiklerine ait savaş uçaklarının Mustafa Bedreddin’in hayatını kaybetiği an o bölgelerde bulunmadığını duyurdu.
Amerika güdümlü El Mustakbil Hareketi, Refik Hariri’in terör olayında Şehit Bedreddin’i suçladığı için bazıları “Bedreddin’in öldürülmüş olması kesin değil. Belki Hizbullah Hareketi, Refik Hariri’nin terör olayıyla ilgili mahkemeden kurtulmak amacıyla onu gizletiyor” diye iddiada bulundu. Halbuki Hizbullah, taraftarlar ve muhalifleriyle çok sadakatlı davranan bir hareket olarak bilinmektedir.
Adı geçen Hizbullah karşıtı hareket, El Mustakbil Haber Ajansı'nda Mustafa Bedreddin’in şehadetini ahlak dışı bir tavırla “Şehit Hariri’nin katili öldürüldü”! başlıklı bir haberle duyurdu.
Amerika destekli bu hareket yanlılarından bazıları da öyle haddini aşmıştı ki Şehit Bedreddin’e yönelik küfür ve hakaret içerikli ifadelerde bulunup Siyonist Rejim’e teşekkürlerini ilettiler.
Refik Hariri'nin öldürülmesiyle ilgili Birleşmiş Milletler'in (BM) kurduğu özel mahkeme, onun Bedreddin tarafından suikast girişimine uğradığını ileri sürmektedir. Mahkemenin bu iddiası 4 Lübnanlı üst düzey subayın şahitlik yapmasıyla meşrulaştırıldı. Halbuki bu 4 subay daha sonralar mahkemede yalan söylediklerine itiraf etmişlerdi.
Hariri, bir toplantıda “Direniş”i savunduktan sonra öldürülmüştü. Siyonist Rejim’e ait insansız hava araclarının görüntülerini deşifre etmeyi başaran Hizbullah, bu görüntüleri birkaç ay inceledikten sonra Refik Hariri’yi katleden kişinin aylarca onu takip ettiğini bildirmişti.
M.K
yorumunuz