Son günlerde Amerika'da çok sayıda üniversite anti-Siyonist gösterilere sahne oldu. Başta Harvard, New York, Yale ve Columbia olmak üzere Massachusetts, Emory, Michigan, Brown, Humboldt Polytechnic, Berkeley, Southern California, Texas ve Minnesota gibi birçok üniversitede gösteriler düzenlendi.
Mehr Haber Ajansı'na bağlı olan, İngilizce yayınlanan Tehran Times gazetesine konuşan Güney Kaliforniya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Jody Armour ABD üniversitelerinde başlayan öğrenci hareketini değerlendirdi.
Bu röportajı aşağıdaki yazıda okuyabilirsiniz:
1- ABD’li siyasetçiler ve üniversite rektörleri, Filistinlilerin haklarını destekleyen protestocu öğrencileri antisemitizmle suçlanmaktadır. Siz bu yaklaşıma katılıyor musunuz?
Kesinlikle hayır. Bu, öğrencilere yönelik gerçek dışı olan ve haksız yere yapılan bir suçlamadır. Birçok kez öğrencilerin toplantığı üniversite kampüslerine gittim orada öğrencilerle konuştum. Aralarında Yahudi ve diğer dini inanca sahip olan öğrenciler de var.
Ben de Katoliğim. Çocukların katledilmesi ile Yahudi karşıtlığı arasında hiçbir bağlantı yoktur. Anti-Siyonizm, antisemitizm ile aynı değil. Bunları birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor. Bu öğrenciler açıkça savaşa karşıdırlar ve bu öğrencilere karşı Yahudi karşıtlığı suçlamaları onları bastırmaya yönelik bir girişimdir. Bu tür baskılar sadece öğrencileri protestolarını devam etme konusunda daha kararlı hale getirecektir. Öğrencilere özgürce düşünmeyi öğretmek için çok zaman harcıyoruz ama bu öğrenciler öğrendiklerini uygulamaya başladıklarında onları bastırıyoruz!
Ayrıca öğrencilere yönelik yapılan baskıyı haklı çıkarmak için “yoldan geçenlere saldırdıklarını” ve “üniversiteye girişi engellediklerini” söylüyorlar. Bunların hepsi yalan.
Ben gösteri sırasında öğrencilerin barışçıl ve saygılı davranışlarına tanıklık edebilirim.
2- Üniversite, polisin bu protestolara müdahale etmesi için yardımcı oluyor. Peki üniversite hocalarını sessiz kalmaya zorluyorlar mı?
Şahsen ben bir profesör olarak yönetimin hoşuna gitmeyen bir şey söylesem de onların baskısından muafım.Ancak sorunuza cevaben, yönetim kurulu üyelerini sessiz kalmasına zorlayan ve ya teşvik eden bir tür zekice baskının olduğunu söyleyebilirim.
Karşılaştığımız ilk tehdit doğrudan üniversitenin merkezi yönetiminden değil, bu üniversitenin kampüse polis gönderme kararlarından kaynaklanıyor.
Columbia Üniversitesi rektörü polisin üniversiteye getirilmesine öncülük etti ve diğer üniversiteler de onu takip etti. Tabii Kaliforniya Üniversitesi de dahil olmak üzere bazı üniversiteler bu harekete karşı çıktı. Polis çağırmak öğrencilere karşı bir ihanettir. Üniversite yetkilileri sürekli olarak üniversitelerin dostane ortamını ve üniversitenin öğrencilerin evi olduğunu vurguluyor, ama aynı zamanda baskı güçlerini de kullanarak bahsettikleri bu aile üyelerine kötü davranıyorlar.
Üniversite yönetim kurulu her zaman öğrenci taraftarı olduklarını söylüyor ancak iş öğrencilerin Gazze meselesinden dolayı protestolara gelince çevik kuvvet polisleriyle,kelepçelerle, biber gazıyla baskı yapmaya çalışıyorlar.
3- Gazze savaşının başlangıcından bu yana ABD’deki medya kuruluşları İsrail’i destekleyen haberler yaptı. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki üniversiteler de buna benzer bir tutum benimsedi. Peki böyle bir durumda öğrenciler Filistin'deki durumun gerçekliğini nasıl anlamayı başardılar?
ABD’deki bir çok üniversite İsrail tarafından mali destek görmektedir. Bu da üniversitelerin İsrail'e karşı dürüşünü etkilemektedir. Bunlara rağmen ABD’li öğrenciler “TikTok” ve “X” gibi sosyal medya platformlarını takip ederek Filistin meselesinde özgür bir düşünceye sahip olmaktadır.
Bu nedenle Amerikalı yetkililer şu anda TikTok'u yasaklamaya ve gençlerin alternatif bilgi kaynaklarına erişimi engellemeye çalışıyorlar.
4- Amerikan kampüslerindeki mevcut protestolar ile Afro-Amerikan haklarını destekleyen önceki hareketler arasında herhangi bir benzerlik görüyor musunuz?
Bu protestolara katılan öğrenciler “Black Lives Matter” hareketi başladığı zamanlarda 10 bilmedin 13 yaşlarındaydı. Yani insanların ABD yönetimini nasıl sorguya çektiklerini yakından gördüler.
Afrikalı Amerikalılar haklarından mahrum olan bir kesimdi şimdi kendi haklarından mahrum olan bir Filistin toplumu söz konusu. Tarihsel olarak ırksal eşitlik haklarının savunucuları, savaşlarla mücadele yönündeki çabalarını da genişletti. Martin Luther King de Vietnam Savaşı hakkında açıkça konuştu ve savaşın sona ermesini destekledi.
yorumunuz