Türkiye ile Suriye arasında 11 yıl sonra ilk temas kuruldu. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, geçenlerde Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ve iki ülkenin istihbarat başkanlarıyla Moskova'da bir araya geldi. Suriye ile 2. temasın ocak ayının ikinci haftasında dışişleri bakanları düzeyinde yapılması bekleniyor.
İki ülke arasındaki temas ses getirirken, ABD'den konuyla ilgili yeni bir açıklama geldi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby, Ankara ile Şam arasında ilişkilerin normalleşmesini desteklemediklerini söyledi.
Mehr Haber Ajansı demeç veren İranlı uzman Dr. Muhammed Reza Muradi normalleşme sürecinin bölgedeki etkisini ve İran'ın bu konuyla ilgili tutumunu değerlendirdi.
1- Suriye, uzun yıllardır yabancı güçlerin ve bazı terör grupların merkezi haline gelmiştir. Şam ile Ankara arasındaki gergin ilişkilerin bu konuda önemli bir etkisi vardı. Türkiye-Suriye ilişkilerinin yeniden başlamasın komşu ülkeler ve bölge için sonuçları ne olacak?
Türkiye, Suriye'deki gelişmelerde önemli aktörlerden ülkelerden biridir. Suriye'de krizi döneminde Türkiye'nin güney sınırları, son on yılda teröristlerin Kuzey Suriye'ye girmesi için güvenli bir yol haline gelmişti.
2011'de Suriye krizinin başlamasından bu yana Türk devlet adamları 30 km derinliğinde ve 822 km uzunluğunda (Türkiye-Suriye arasındaki tüm sınır şeridi) bir güvenli bölge oluşturma arzusundaydı. Tabii ki bu, diğer bölge aktörleri tarafından olumlu karşılanmadı. Ancak Suriye'de olaylar öyle bir seyir aldı ki, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye taleplerinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Şu anda Erdoğan, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle Şam ile ilişkilerini yeniden başlatmanın yollarını arıyor, ama normalleşme seçim amaçlı olsa da bunun bölgede olumlu bir etkisi olacağı kesin. Erdoğan’ın normalleşme adımını Suriye politikasının başarısızlığının kabulü olarak da değerlendirebiliriz.
Suriye'nin farklı bölgelerinde Türkiye ile temas halinde olan diğer terör örgütlerinin, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması durumunda Şam'la uzlaşma yoluna gitmekten başka çaresi kalmayacaktır.
Erdoğan'ın on yıl sonra Suriye'nin güvenli ve istikrarlı olmasının Türkiye'nin istikrarını ve güvenliğini sağlaması için yardımcı olacağı sonucuna vardığını söyleyebiliriz. Erdoğan daha önce böyle bir sonuca varmadığı için Suriye'yi savaşa sokmayı ve Suriye'nin kuzeyine askeri operasyonlar gerçekleştirmeyi Türkiye'nin güvenliği için garantisi olarak görüyordu. Ancak güvenlik tehdidi ve Suriyeli sığınmacıların Türkiye'nin farklı şehirlerine yayılması ülkede siyasi, güvenlik ve hatta ekonomik istikrarsızlığa yol açtı. Nitekim Şam- Ankara normalleşmesi Türkiye’de çeşitli alanlarda istikrarın sağlanmasına yardımcı olacak ve aynı zamanda Şam'ın Suriye topraklarının geri kalan bölgeleri üzerindeki egemenliği artacaktır.
"Erdoğan’ın normalleşme adımını Suriye projesinin başarısızlığının kabulü olarak değerlendirebiliriz."
Öte yandan, güvenliğin önemli bir unsur olduğunu ve güvensizliğin farklı bölgelerde bir virüs gibi yayıldığını da unutmamak gerekir. Bu nedenle Türkiye-Suriye ilişkilerinin yeniden başlaması bölgeyi daha güvenli hale getirecek ve terör örgütlerini de zayıf konuma düşürecektir. Unutulmamalıdır ki, bölgedeki mevcut güvensizlik büyük ölçüde Suriye'deki güvensizlikten kaynaklanmıştır. Bölgesel güvensizliği çözmek için krizin merkezine odaklanmak gerekiyor.
2- Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yakın bazı medya organları, Tahran'ın Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecine karşı olduğunu iddia ediyor. İran'ın Suriye-Türkiye normalleşmesi ile ilgili tutumunu anlatabilir misiniz?
İran, Suriye krizinin başından beri bu ülkedeki olayların gidişatını tersine çevirmeye çalıştı. Türkiye ve Arap ülkelerinin Suriye ile ilişkilerini kesmesi, Şam'ın bölgesel gücüne büyük bir darbeydi. İran, bu sorunu tersine çevirmek, yani Arap ülkeleri ve Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkileri yeniden başlatmak amacıyla birçok girişimde bulundu. Birçok başarı da elde etti. Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Suriye'ye yönelmesi bu başarılardan biriydi. Ancak Suriye konusunda geri adım atan ve Şam ile ilişkileri normalleşme yoluna giden en büyük aktör Türkiye'dir. İran, Türkiye ile olan dostane ilişkisi nedeniyle bu yönde elinden geleni yapmıştır. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması Tahran'ın çıkarlarını daha da sağlayacaktır.
Ancak sizin de söylediğiniz gibi son zamanlarda bazı medya kuruluşları, Tahran’ı Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecine karşı olan bir aktör olarak göstermek istiyor. Belki de bu medya kuruluşlarının hedefi, Tahran'ın Suriye'deki etkisini zayıflatmaktır. İran, son yıllarda Lübnan Hizbullah Hareketi ve Rusya ile birlikte bölgede yürütülen terörle mücadelede ve Suriye'nin farklı bölgelerinde yeniden isrikararın tesis edilmesinde önemli bir rol oynadı.
"Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması Tahran'ın çıkarlarını daha da sağlayacaktır".
Suriye'yi parçalama veya Beşar Esad'ı devirme projesiyle amacına ulaşamayan ve teröristlere destek veren birçok ülke, şimdi de İran'ın Suriye'deki nüfuzunu azaltmak üzere B planını hayata geçirmek istiyor.
Ülkelerin çeşitli konulardaki niyetlerini ortaya çıkarmak için ülkelerin önde gelen yetkililerinin konuşmaları ve sahadaki uygulamalarını incelemek gerekir. İran'ın Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesine olumlu baktıklarını beyan etmiş ve çeşitli toplantılar düzenleyerek bunu pratikte ispatlamışlardır.
3- Türkiye ve ABD bölgesel müttefik olarak görülse de, Ankara ve Washington'un çıkarları ve iki ülkenin Suriye'deki tutumu, özellikle PKK ve YPG konusunda tamamen zıttır. Türkiye bu gruplarla savaşıyor, ancak Amerika açık bir şekilde bu grupları destekliyor. Öte yandan Washington yetkilileri, Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesine karşı olduklarını net olarak ifade ettiler. Aslında ABD'nin, Rusya ile yakın ilişkileri nedeniyle Türkiye'yi birçok kez cezalandırdığına tanık olduk; Rusya'dan S-400 alımı gerekçesiyle CAATSA yaptırımlarının uygulanması ya da Türkiye'nin F-35 üretim sürecinden çıkarılması bunlardan biriydi. Peki Ankara ile Şam arasında barış sağlanırsa Washington'un bu NATO üyesi ülkeye karşı tutumu değişir mi?
ABD’nin, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesine en çok karşı çıkan devlet olarak değerlendirilebilir. Bunun iki nedeni var: Öncelikle Arap ülkelerinin Suriye ile ilişkileri normalleştirme sürecine ABD'den bağımsız olarak katılmalarıydı. Bu konu, Amerika'nın bu krizdeki belirleyici rolünü sorgulamıştır.
Şu anda Türkiye’nin de Rusya'nın koordinasyonuyla Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışması Washington için kabul edilmez bir durumdur.
İkinci olarak ABD, Suriye'nin kuzeyindeki askeri varlığının devamını istiyor. Amerikan askerlerinin Irak'tan çıkarma planının bu ülkenin meclisi tarafından onaylanması ve ardından da Joe Biden’ın Amerikan askerlerini Afganistan'dan geri çekmesi, Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinin ABD güçlerinin ana üs haline gelmesine yol açtı.
"Türkiye belki Suriye ile normalleşme adımları nedeniyle Washington'un yaptırımlarına maruz kalabilir ancak unutmayalım ki, 2023 Amerika'sı artık güçlü ve kararlı bir Amerika değil".
Bunlar Suriye'de güvensizlik ve krizin devam etmesine neden oldu. Şam ve Ankara arasındaki ilişkilerin normalleşmesi Suriye krizinin azaltmasına ve Amerikalı diplomatların geri çekilmesi için uluslararası baskıyı yoğunlaştırılmasına yardımcı olacaktır.
Öte yandan, Suriye Demokratik Güçleri ve Suriye Demokratik Konseyi liderleri, Suriye'de tehdit altında olduklarını düşündükleri için ABD'den Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecini engellemesini istiyorlar. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki Türkiye, Ukrayna meselesinde ABD'nin baskısına rağmen aktif ve bağımsiz hareket edebildiğini ispatlamıştır.
Türkiye belki Suriye ile normalleşme adımları nedeniyle Washington'un yaptırımlarına maruz kalabilir ancak unutmayalım ki, 2023 Amerika'sı artık güçlü ve kararlı bir Amerika değil. Joseph Nye, Ferid Zekeriya ve Noam Chomsky gibi düşünürler defalarca Amerika'nın küresel gücünün azaldığını belirttiler. Küresel güçteki bu düşüşün, Suudi Arabistan'ın geçenlerde Joe Biden'ı zayıf karşılaması ve Çin liderinin muhteşem karşılamasından anlayabiliriz.
yorumunuz