İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi, Siyonist rejimin ABD’nin verdiği silahlarla İran halkını hedef aldığını belirterek, "Bu rejimi bir şekilde destekleyen veya bu suçu meşrulaştırmaya çalışan tüm ülkeler bu saldırganlığa ortaktır" dedi.
Bekayi, İran'ın bu rejime karşı yanıtının uluslararası hukuk ve düzenlemelere uygun olarak meşru müdafaa olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası kuruluşların, Siyonist rejimin İran ve Gazze'deki suçlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmesi ve çelişkili açıklamalara son vermesi gerektiğini vurgulayrak, “Siyonist rejim, İran’ın Natan ve İsfahan’daki nükleer tesislerine saldırıda bulundu ve bu eylem, tüm uluslararası norm ve kuralların açık bir ihlalidir” ifadesini kullandı.
Bekayi, sözlerine şöyle devam etti:
“Savaş durumu yokken askeri yetkililerimizin suikasta uğraması, masum İranlı sivillerin ve nükleer bilim insanlarının öldürülmesi, evlerinde yaşarken İranlıların katledilmesi kabul edilemezdir”
Bekayi, İran’ın uluslararası toplumdan, özellikle dost ülkeler olan Çin, Rusya ve bölge ülkelerinden beklentisi hakkında, “Tüm ülkelerden, özellikle Birleşmiş Milletler’de, uluslararası kuruluşlarda ve Güvenlik Konseyi’nin bileşiminde etkisi ve varlığı olan dost ve bölge ülkelerinden beklentimiz; bu rejime karşı bağlayıcı karar tasarılarının kabulü için tüm yetki ve imkânlarını kullanmalarıdır. Bu bir saldırıdır ve çeşitli şekillerde mazur gösterilmemelidir. Siyonist rejimin bu eylemi, Birleşmiş Milletler Şartı’nı ihlal eden açık bir saldırganlıktır” ifadelerinde bulundu.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, ABD ile müzakere söylentileri hakkında, "Gerçeği düşünün. Biz müzakereler yürütüyorduk ve diplomatik bir sürecin ortasındayken bu rejimin saldırganlığıyla karşılaştık. Siyonist rejimin, ABD'nin desteği ve işbirliği olmadan gerçekleşebileceğini hayal bile edemeyeceğimiz bu eylemiyle, diplomatik süreci anlamsız hale getirdiler. Bu konuda net bir tavır almak ABD'ye kalmış ve bu saldırganlık konusunda çelişkili tavırlar, bu gerçeği anlamaya ve şüphemiz olmayan bu büyük şüpheyi çözmeye yardımcı olmuyor” dedi.
Bekayi, İran’a karşı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu’nda alınan karar hakkında ise şunları söyledi.
“Mutlaka üç Avrupa ülkesini bu konuda sorumlu tutuyoruz. Özellikle Siyonist rejim yetkililerinin yaptığı açıklamalarda, Yönetim Kurulu’nun kararından sonra saldırgan eylemlerini hayata geçirmek için bekledikleri açıkça görülüyor. İran’a karşı karar tasarısını hazırlayan taraflar kadar, bu konuda taraflı ve adil olmayan raporları hazırlayanlar da sorumludur.”
Bekayi, bazı Avrupa ülkelerinin Siyonist rejim ile işbirliği içinde olmasına rağmen aynı zamanda İran’la müzakereye hazır olduklarını ifade etmeleriyle ilgili olarak, “Bu açık bir çelişkidir ve bunun cevabını kendileri vermelidir. Bu üç ülkeden ikisi BM Güvenlik Konseyi üyesidir. Ayrıca bunlar nükleer anlaşma (JCPOA) taraflarıdır ve bu anlaşma hâlâ geçerlidir. Eğer bu anlaşmaya gerçekten değer veriyorlarsa, Siyonist rejimin bu suçunu kınamaları gerekirdi. İran’ın nükleer programı, dünyada BM Güvenlik Konseyi kararıyla meşruiyet kazanmış tek programdır. Bu tesisler şu anda saldırıya uğramıştır ve bu, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’na (NPT) vurulan bir darbedir. Bizim beklentimiz, tüm çabalarını bu saldırının durdurulmasına ve İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırının kınanmasına odaklamalarıdır” ifadelerinde bulundu.
Bekayi, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatacağı yönündeki iddialarla ilgili olarak şunları söyledi:
“Kendi savunma yöntemlerimizi, savunma taktiklerimizi ve stratejilerimizi açıklamayı İran Silahlı Kuvvetleri sözcülerine bırakıyorum. İran İslam Cumhuriyeti, uluslararası hukuk ve kurallara bağlı bir ülkedir. Bu savaş bize dayatılmıştır ve bu savaşın planlayıcıları ve failleri, çatışmayı bölge ülkelerine, dünyanın diğer noktalarına ve bölgesel ya da bölge dışı aktörlere yaymak istemektedir.
Bu noktada özellikle nüfuz sahibi olanlar ve bu rejimin hukuk dışı davranışları üzerinde etkisi olanlar sorumluluk almalı ve Siyonist rejimin daha fazla şiddet ve bölgesel güvensizlik yaratmasının önüne geçmelidir.”
yorumunuz