Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, kendisini nükleer enerjinin barışçıl kullanımını teşvik etmek ve farklı ülkeler tarafından nükleer silahların üretilmesini engellemek misyonuna sahip bir uluslararası kuruluş olarak tanımlamıştır. Ancak, son yıllarda çeşitli nedenlerle Ajans, teknik bir organizasyon olmaktan ziyade, yapısal olarak ABD'ye bağlı bir siyasi kurum olarak görülmektedir.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, 2025 Dünya Ekonomik Forumu'nda (Davos 2025) yaptığı son açıklamada, İran'ın barışçıl nükleer programı hakkında, "Rusya, Çin ve Avrupa ülkeleriyle etkileşim içindeyiz, ancak ABD’nin gerekli olduğu herkesçe açık. İhtiyacımız olan şey, bir anlayışa varmamız. Bu bizim önümüzdeki haftalarda yapmamız gereken görevimizdir." ifadelerini kullanmıştır.
Grossi ayrıca, İran'ın hâlâ yüksek saflıkta uranyum üretmeye devam ettiğini iddia etmiştir.
Donald Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilmesinden önce, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran'ın nükleer anlaşma (JCPOA) hükümlerine bağlı kaldığını defalarca doğrulamıştı. Mevcut durum, ABD'nin bu uluslararası anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin doğal bir sonucudur. UAEA Başkanı, İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda Trump yönetimiyle bir anlaşmaya varması gerektiğini ve böylece Ortadoğu'da yeni bir askeri çatışmaya sürüklenmekten kaçınılması gerektiğini söylemiştir.
Rafael Grossi, ajansı İran'ın nükleer davasında rol oynamaktan vazgeçirmeye ve İran ile ABD'yi karşı karşıya getirmeye çalışıyor.
Bu açıklamalar, ABD hükümetinin 2018 yılında nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesine rağmen, İran'ın anlaşma metnindeki yükümlülüklerini yerine getirmeye bağlı kalmaya devam etmesi ve yalnızca bir buçuk yıl yaptırımlara maruz kalmasından ve Avrupalı tarafların yaptırımların etkisini azaltacak ve İran'la ticari ilişkileri normalleştirecek bir mekanizma oluşturma yönündeki taahhütlerini yerine getirmemesinin ardından anlaşmadaki gönüllü yükümlülüklerinden adım adım çekileceğini ilan etmesi bir dönemde yapılmıştır.
İran’ın bu eylemi nükleer anlaşmanın 36. maddesi uyarınca ve Ajansın bilgisi dahilinde, anlaşmanın taraflarının kötü niyetine karşı meşru bir tepkiydi.
Grossi'nin İran'a ziyareti
Grossi, Kasım ayında İran'a bir ziyaret gerçekleştirmiş ve İran'ın üst düzey yetkilileri, özellikle Cumhurbaşkanı Masut Pezeşkiyan ve Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi ile görüşmüştür.
Grossi, Mart 2023'te İran ile yapılan ortak açıklamanın tüm yönlerine dair, İran Atom Enerjisi Kurumu'nun teknik heyeti ve uzmanlarıyla teknik ve denetim görüşmeleri hakkında görüşmüştür ve Natanz ve Fordo tesislerini ziyaret etmiştir.
UAEA Başkanı, önceki BM Yönetim Kurulunda yaptığı konuşmasında, İran'daki zenginleştirme ve uranyum birikimi konusu hakkında şunları söylemiştir: "Önceki raporumdan sonra, İran'ın yüzde 20 saflıkta uranyum ve yüzde 60 saflıkta uranyum-235 rezervleri artmıştır."
Grossi ayrıca, 14 Kasım 2024'te Tahran'da ajans ile İran arasındaki yüksek düzeyli görüşmelerde, yüzde 60 sflıkta uranyum-235 rezervinin artmaması için gerekli teknik doğrulama önlemlerinin ele alındığını belirtmiştir. 16 Kasım 2024'te yapılan doğrulama, İran'ın Fordo zenginleştirme tesislerinde, yüzde 60 saflıkta uranyum-235 rezervinin artışını durdurma amacıyla ön hazırlıklar başlattığını göstermiştir. Bu konuda ajans ile İran arasındaki etkileşimin devam etmesi beklenmektedir.
İran'ın nükleer anlaşmadaki taahhütleri Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 16 raporunda onaylanmıştır
İran, yaptırımların kaldırılması amacıyla 2015 yılında imzaladığı nükleer anlaşma (JCPOA) sonrası, sorumlu bir ülke olarak taahhütlerini tamamen yerine getirmiştir; bu durum, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın 16 raporunda onaylanmıştır. Ancak, Donald Trump'ın başkanlık döneminde 2018 Mayıs ayında tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesiyle, anlaşma çerçevesinde kaldırılan yaptırımlar yeniden uygulanmıştır.
Joe Biden'ın Ocak 2021'de başkanlık koltuğuna oturmasıyla, Biden yönetimi, Trump'ın anlaşmadan tek taraflı çekilmesini kınamış, ancak pratikte Trump'ın maksimum baskı politikasını sürdürmüştür. Beyaz Saray, diplomasiye geri dönme iddialarına rağmen, anlaşmaya dönme ve Trump'ın başarısız politikalarını telafi etme konusunda istekli bir tutum sergilememiştir.
Viyana'da yapılan sekiz tur müzakerede, 1+4 grubu, Avrupa Birliği ve İran temsilcileri yer almış. ABD heyeti de dolaylı olarak müzakerelere katılmıştır. Ancak, Washington'un tutarsız davranışları, karar alma noktasındaki gecikmeler ve aşırı talepler nedeniyle bir anlaşma sağlanamamıştır.
Joe Biden yönetimindeki Viyana müzakereleri sonuçsuz kalmış olsa da, İran, taraflar siyasi irade gösterdiği takdirde yaptırımların kaldırılması konusunda anlaşma yapmaya hazır olduğunu vurgulamıştır.
UAEA Başkanı’nın açıklamaları, onun dolaylı olarak itirafı olarak kabul edilebilir; tüm raporları ve eylemleri siyasi olup (teknik değil). Bu sözde uzmanlık kuruluşu aslında ABD’nin bir koludur ve Washington’un baskılarını kamuoyu nezdinde meşrulaştırmak amacıyla sahte dosyalar ve bahanelerle faaliyet göstermektedir.
Grossi psikolojik operasyonlar yaratmaya çalışıyor
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Fuad İzedi, geçtiğimiz günlerde Rafael Grossi'nin açıklamaları hakkında Mehr Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Trump geldi, ancak asıl mesele müzakereler değil. Grossi, Siyonist rejim ile tamamen koordineli çalışıyor ve söyledikleri ve yaptıkları, onlarla uyumlu olarak şekilleniyor. Bu yüzden, İran'a gelmeden önce, işgal altındaki topraklara yaptığı ziyaretlerde İsrail yetkilileriyle görüşerek gerekli yönlendirmeyi alıyor ve sonra İran'a geliyordu. Bu nedenle, söyledikleri kendi sözleri değil, söylemesi gereken sözlerdir ve dolaylı olarak topu İran'ın sahasına atmaya çalışıyor, oysa top aslında batılı tarafların sahasında. Amerikalılar anlaşmadan çekildiler ve Avrupalılar da aslında aynı şekilde hareket ettiler" dedi.
İzedi ayrıca, bir ABD yetkilisinin bir toplantıda, "Eğer İran'a finansal kaynaklar sağlanırsa, bunları bölgesel politikaları ve füze programı için kullanacaklardır" dediğini belirterek şunları vurguladı: "Sonuç olarak, İsrailliler ve Amerikalılar, ülkemizde müzakere konusu iki kutuplu bir duruma dönüştüğünü fark ettiler ve müzakere yapma ya da yapmama arasındaki bu kutuplaşmayı daha da körüklemek istiyorlar. Tabii ki bu ortam iki kutuplu olmamalı, ancak maalesef bu durum ülkemizde oluşmuş durumda. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler'in teknik bir kurumunun başındaki kişinin bu tür siyasi açıklamaları, İran'a karşı bir psikolojik operasyon olarak değerlendirilmeli."
İran İslam Cumhuriyeti diplomasi alanında, taleplerini takip etmek için her fırsatı değerlendirmektedir. Ayrıca, yaptırımların kaldırılması için üç Avrupa ülkesi (İngiltere, Fransa ve Almanya) ve Avrupa Birliği ile görüşmelerini sürdürmektedir. Şimdiye kadar üç tur görüşme gerçekleştirilmiş ve taraflar, gerilimin azaltılması ve diplomasi sürecinin devam ettirilmesi için gerekli zemini sağlamaya çalışıyor.
yorumunuz