Doğan Bekin yaptığı yazılı açıklamada, "Suriye’de yaşanan son gelişmelerden sonra özellikle Türkiye-İran arasındaki ilişkilerde kırılgan ve ileride telafisi mümkün olmayacak bir sürecin ortaya çıkması ihtimalinin her iki dost ve komşu ülkenin yararına olamayacağı muhakkaktır. İki ülke arasındaki istikrarı bozamaya yönelik her türlü gerilim politikalarından uzak durmak gerektiğinin altını çizmek gerekir." dedi.
Bekin'in açıklamasının devamı şu şekilde:
"Türkiye-İran ilşkilerinde gelirim politikalarında yer olmaması gerekir"
"Türkiye’nin özellikle Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakanlığındaki Refah-Yol hükümeti döneminde Erbakan Hocamızın ilk yurt dışı ziyaretini İran’a yapması ve İran’la enerji alanında yapılan anlaşmalar ve ticaretin geliştirilmesi her iki ülkenin lehine olup, benzer şekilde mevcut hükümetin de ABD Başkanı Donald Trump’ın birinci başkanlığı döneminde İran’a yönelik ambargo uygulanması kararına sıcak bakılmaması ve ticari ilişkileri sürdürmesi de iki ülke ilişkilerinde son derece olumlu gelişmeleri beraberinde getirmiştir.
Türkiye-İran arasında 1639 tarihinde imzalanan “Kasr-ı Şirin” anlaşmasıyla iki ülke arasındaki 534 km2 uzunluğundaki sınır güvenliği sağlanmış olmakla kalmamış aynı zamanda Ortadoğu’da örnek oluşturacak bir gelişme olmuştur. İki ülke arasındaki istikrarın ortadan kaldırılabilmesi amacıyla büyük çaba ortaya koyan Siyonist güç odaklarının oyunları iki ülkenin sağduyulu yaklaşımıyla bertaraf edilmiş ve muhtemel etnik ve mezhep çatışmasının önü alınmıştır. Özellikle Gazze Şeridi ve Lübnan’da yaşanan çatışma dinamiğini İran ve Türkiye’ye yaymaya çalışan Siyonist yapının sinsi planlarının akamete uğraması amacıyla iki ülke arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin daha da artırılması son derece kaçınılmazdır.
Son günlerde iki ülke ilişkilerini derinden etkileyebilecek olan her türlü söylem ve eylemden uzak durulması, karşılıklı diyalog mekanizmasının olumlu ve yapıcı yönde işletilmesi gerekir kanaatini taşıyoruz. Sonuç olarak, D-8 kurucu üyesi olan iki ülkenin, Suriye, Gazze ve Lübnan’da yaşanan bu hassas geçiş sürecinde güçlü birliktelik ortaya koymaları, Ortadoğu’daki güvenlik ve istikrar adına son derece olumlu bir gelişme olacaktır. Yeniden Refah Partisi olarak şunu ifade etmek isteriz ki, bölgemizde huzursuzluğun değil, barış, kardeşlik, refah ve huzurun tarafı olmamız gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
yorumunuz