Türkiye'nin güvenlik politikaları ve uluslararası ilişkileri son yıllarda önemli tartışmalara sahne oluyor. Özellikle S-400 hava savunma sistemleri konusunda yapılan değerlendirmeler, Türkiye'nin stratejik konumunu ve savunma ihtiyaçlarını gündeme taşıyor. Bu röportajımızda siyaset bilimci ve yazar Mehmet Perinçek ile Türkiye'nin S-400'lere olan ihtiyacını ve bu sistemlerin uluslararası ilişkilerdeki rolünü ele alıyoruz.
Cavit Çağlar'ın "Ben olsam S-400’lerden kurtulurum, satabiliriz müşterisi hazır, Rusya bizi mazur görür" şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar, bir internet sitesine “Ben olsam S-400’lerden kurtulurum, satabiliriz müşterisi hazır, Rusya bizi mazur görür” şeklinde bir demeç verdi. Çağlar’ın bu önerisi Türkiye için birçok açıdan tuzaklarla dolu.
Türkiye'nin savunma ihtiyaçları ve S-400'lerin önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Konuya Ankara-Moskova ilişkilerinden önce Türkiye’nin ihtiyaçları açısından bakmak gerek. Türkiye’nin S400’lere ihtiyacı var mı, yok mu? Önceliğimiz bu olmalı. Türk-Rus ilişkileri de elbette önemli ama birinci derecede bizi ilgilendiren mesele Türkiye’nin kendi ihtiyaçları. Hepimizin bildiği üzere Türkiye, ABD-NATO kuşatmasıyla karşı karşıya. Suriye’den Doğu Akdeniz’e, Ege’den Trakya’ya, hatta Karadeniz’e kadar uzanan bir kuşatma söz konusu. Türkiye, Suriye’de PKK ile savaşırken Amerika ile karşı karşıya geliyor. ABD, daha yeni PKK’ya hava savunma sistemleri vereceğini açıkladı. Türkiye, Doğu Akdeniz’de keza ABD, İsrail, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs gibi devletlerin tehdidi altında. Türkiye’nin olası çatışma bölgeleri buraları.
Türkiye'nin savunma stratejisinde S-400’lerin rolü nedir?
Buralarda çıkabilecek herhangi bir silahlı çatışma durumunda Türkiye, NATO ve ABD’ye bağımlı savunma sistemlerini ve silahları kullanamaz. Bu çok net. Dolayısıyla Türkiye’nin NATO’dan, ABD’den bağımsız milli savunma sanayisini yaratmaya ihtiyacı var. Bu temelde adımlar atılıyor. Gayet güzel. Ancak bu bir süreç. Dolayısıyla NATO’dan bağımsız alternatifleri hızla değerlendirmek gerekiyor. Dolayısıyla S-400 alımı basit bir savunma sistemi alımından öteydi. Türkiye’nin bu stratejik ihtiyacına cevap veren bir hamleydi.
S-400'lerden vazgeçmek Türk-Rus ilişkilerini nasıl etkiler?
İkinci mesele ise Türk-Rus ilişkileri. Bu da hayati bir konu. Moskova’da 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra girdiği yoldan dolayı Ankara’ya ciddi bir güvensizlik oluştu. Peşi sıra Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya girmesine “evet” demesi, Amerika’nın dayatmalarına uyarak yaptırımlar konusunda geri adımlar atması, Azak Taburuna bağlı askerlerin Rusya’yla anlaşmaya aykırı olarak teslim edilmesi, Türkiye’nin ekonomisinin Mehmet Şimşek üzerinden Batı’ya bağlanması ve bununla paralel olarak da Türkiye’nin dış politikanın Atlantik’e yanaşması gibi gelişmeler, Türk-Rus ilişkilerine ciddi zarar verdi. Türkiye’nin S-400’ler konusunda ABD karşısında geri adım atması, doğal olarak oluşan bu güvensizliği derinleştirecektir. Bu geri adım, Moskova’da sadece bir S-400 meselesi olarak da algılanmayacaktır. Türkiye’nin stratejik açıdan farklı bir yola girdiği düşüncesi oluşacaktır. Bu da Rusya’nın Türkiye’ye bakışında ciddi sorunlara yol açar. Cavit Çağlar’ın bu sözleri birincisi Türkiye’nin ihtiyaçları açısından çok yanlıştır, ikincisi Türk-Rus ilişkileri bakımından da tehlikelidir. Ankara, bu öneriyi aklından bile geçirmemelidir.
yorumunuz