Washington, S-400 karadan havaya füze sistemleri satın alma konusunda Rusya ile yapılan anlaşmaya Türkiye'nin F-35 savaş uçakları satın almasını engelleyerek karşılık verebileceğini ve bu anlaşmanın Türkiye'nin ABD ve NATO ittifakıyla ilişkilerini kırılma noktasına getireceğini belirtmiştir.
ABD, uzun süredir Türkiye’yi Rus yapımı S-400 anti-balistik füze sistemini satın alma planlarını iptal etmeye çağırıyor. Ancak Türkiye, Rusya'dan S-400 alımını iptal etme koşulunu kabul etmediğini belirterek cevap vermiştir.
Türkiye ile ABD arasındaki S400 krizinin detaylarını araştıran Mehr Haber Ajansı, konuyu Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz'a sordu. Yılmaz, ABD’nin S400 itirazının sadece askeri bir itiraz değil tamamen siyasi bir amaç içerdiğini belirterek, 5 soruda S400 krizini değerlendirdi.
1 - Rusya’dan S-400 füze savunma sistemlerini satın almaya kararlı olan Ankara’ya ABD’den tehditkâr açıklamalar geldi. Sizce ABD’nin S-400 hava savunma sisteminin Rusya’dan alınmasına karşı çıkmasının asıl sebebi ne olabilir?
Türkiye’nin hava savunma sistemi alma planı yaklaşık 15 yıllık bir süreci kapsıyor. ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu tek kutuplu dünyada kendisine göre bölgelerde her zaman kullanmak istediği ancak çok fazla güçlenmesini istemediği ülkeler vardır. SSCB’nin dağılması sonrasında Rusya, sahip olduğu doğalgaz ve petrolün de katkısıyla önemli ekonomik kazanımlar elde etti. Rusya’nın ekonomisini güçlendirmesi askeri anlamda da yatırımlar yaparak SSCB mirasına sahip çıkmasına ve bölge ülkeleriyle işbirliği yapmasına neden oldu. ABD, Türkiye’nin hava savunma sistemi konusunda Türkiye’yi tehdit etmesi yeni değil aslında. Türkiye daha önce de Çin ile hava savunma sisteminin alımı konusunda anlaşma imzalamış fakat ABD’nin itirazı sonrası bu anlaşma iptal edilmiştir.
Günümüzde ABD’nin S400 itirazı sadece askeri bir itiraz değil tamamen siyasi bir amaç içeren, ABD’nin dünya silah pazarında Rusya’nın bağımsızlık elde edeceği, aynı zamanda Türkiye’nin örnek teşkil edip diğer tüm NATO ülkelerinin de Rusya’dan silah alabileceği endişesine dayanmaktadır.
2- Sizce Amerika’nın bu tavrı S-400’lerin NATO için tehdit oluşturabileceği endişesinden mi kaynaklanıyor? Yoksa genel olarak hiçbir ikna edici gerekçe sunmadan Türkiye’nin S-400’leri almasını istemiyor?
Türkiye, S400 anlaşmasını yaptığında 2 yıl öncesinde ABD’den hiç itiraz gelmedi. Ama ne zaman ki teslim tarihi yaklaştı ABD de tehditlere başladı. Öncelikle S400 bir saldırı silahı değil de savunma silahı olduğu için NATO için tehdit oluşturması söz konusu değil. ABD’ye göre yeni yapılan F35’lerin sırlarını öğreneceği endişesini ortaya atıyor. Fakat Türkiye, ortak bir komisyon kurup bunun incelenmesini ve NATO sistemleriyle karşımasının mümkün olmadığını söylese de ABD bu teklife cevap vermemiştir. ABD, Türkiye S400 alırsa Rusya ile yeni askeri sanayi üretiminde daha fazla işbirliğine gideceğinden korkuyor. Ayrıca, Türkiye S400 alırsa NATO içerisinde veya Ortadoğu’da Arabistan, Almanya, Macaristan, Yunanistan, Hindistan, katar gibi ülkeler de bun u gerekçe göstererek alabilir. Bu durum ABD’nin hem silah pazarını kaybetmesi hem de bu ülkelerin orduları üzerinde kurduğu etkinliği kaybetmesi demektir. ABD'nin tavrında S400 sadece bir bahanedir. Asıl sorun ekonomik Pazar ve siyasi etkisinin kaybedilme endişesidir.
Aynı durumu Çin’in Huawei firmasına yaptılar. Bu firmaya tüm elektronik desteği keserken diğer ülkeleri de Huawei ile işbirliği yapmamasını, güvenlik sorunu olduğunu dile getirdiler. Peki neden? Çünkü Huawei kullananların yazışmalarını ABD göremiyor. Tüm dünyada Iphone ve Android sistemleri üzerinden tüm bilgileri kontrol eden ABD, Huawei firmasını kendi hegemonyasına son vereceği endişesiyle hedef almıştır.
Türkiye, S400 aldığında başta Akdeniz olmak üzere Ege, Karadeniz, İran sınırı ve Yunanistan sınırını kendisi kontrol edebiliyor olacak. Şu anda ABD, İran’ı Kürecik’teki radar üzerinden kontrol ederken Akdeniz’de de Güney Kıbrıs’taki İngiliz üssünden istediği gibi uçak kaldırabiliyor. Yine Suriye’de Türkiye sınırında istediği gibi hava unsurlarını kontrol edebiliyor. Bunlara bağlı olarak Türkiye’nin bağımsız bir hava savunma sistemi olması halinde ABD’nin tüm hava unsurlarının uçuşlarından haberdar olacağı gibi, ABD uçuşlar öncesi Türkiye’ye haber vermek zorunda bile kalacaktır. Bu durum ABD’nin işine gelmiyor.
3- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Er ya da geç F-35'leri ve aparatlarını teslim alacağız. S-400'ler de ülkemize girecek, S-500'de de yine ortak bir üretim söz konusu olacak.." demişti. Erdoğan’ın bu sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sayın Erdoğan aslında şunu demek istiyor. S400 alırken ABD'yi hedef almıyoruz. F-35 alırken de Rusya’yı hedef almıyoruz. Türkiye sadece kendi güvenliğini garanti altına almak isteyen bir ülkedir. Türkiye’nin milli güvenliğine saygı duyan herkesle işbirliği yapabilir demektedir. Türkiye’de Erdoğan liderliğinde ABD'nin S400 konusundaki tehditlerinden korkmuyor. ABD ise Türkiye’nin ekonomik yapısı nedeniyle bu tehditlerle alımdan vazgeçirebileceğini düşünüyorlar. ABD’nin bu konuda Türk toplumunun reflekslerini tanımadığını anlıyoruz. Bu arada Rusya’nın da Türkiye’ye eğer ABD F-35’ler başta olmak üzere askeri yaptırım uygularsa biz sizinle ortak üretim başta olmak üzere her türlü işbirliğine hazırız mesajının da etkisi var. Rusya gelişecek şartlarda Türkiye’ye yakın duruyor.
4- Sizce Erdoğan’ın S-500 sistemlerini Rusya ile müşterek olarak üretmeye yönelik açıklamalarını Moskova yönetimi nasıl karşılar?
Sayın Erdoğan’ın bu açıklamayı Rusya’dan habersiz yaptığını düşünmüyorum. Bu ortak üretim konusunda Rusya’dan da bir teklif geldiğini varsaymalıyız. Sadece S500’ler değil başta Su-57 olmak üzere tank, helikopter ve orta menzilli füzeler konusunda da Türkiye-Rusya arasında ortak üretim konusunda bir görüşme niyeti olduğunu söyleyebiliriz. Rusya, ABD’nin bu tavrı karşısında Türkiye üzerinden en karlı çıkan ülkedir. Çünkü ABD'nin bu tavrı sadece Türkiye’yi değil diğer NATO ülkelerini de rahatsız etmiştir. Almanya ve Fransa liderliğindeki AB, ABD’ye bağımlı olmadan kendi güvenliklerini karşılama planı yapmaktadır. Bu karşıtlık ve anlaşmazlık zaten Rusya’nın da işine gelmektedir.
5- S-400 krizi Türkiye’nin ekonomisini ve ABD ile olan ilişkilerini nasıl etkileyebilir?
ABD’nin S400 üzerinden son ana kadar tehditlerini sürdüreceğini ancak son anda Türkiye ile uzlaşı yolunu arayacağını düşünüyorum. Özellikle başkan Trump’ın temmuz ayında yapacağı Türkiye ziyaretinde Türkiye’yi ikna etmek için başta Suriye’de PKK olmak üzere FETÖ’nin ABD’deki liderinin teslim veya sınır dışı tavizlerini vererek uzlaşı yolunu seçecektir.
ABD ayrıca son yıllarda İran’a karşı yürüttüğü çevreleme politikasında Türkiye ile krize girmek istemeyecektir. Çünkü ABD'nin İran politikasının başarısızlığı Avrasya bölgesinde tüm dengeleri değiştirecektir. ABD’nin İran hamlesi hem Çin’in Yeni İpek Yolu Projesini hem Türkiye’nin Türk Konseyi Projesini hem de Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği Projesini hedef almaktadır. İran düşerse bu 3 proje de başarısız olabilir. Fakat ABD, İran’ı kendince düşüremezse bu projelerin hepsi ABD açısından başarılı olup yeni dünya düzeni içerisinde liderlik elde edeceklerdir. ABD’nin Türkiye’yi kaybetmemek adına son ana kadar başta tehdit olmak üzere her türlü yolu deneyecek ve ilişkileri çok iyi seviyeye getiremese de en azından stabil hale getirmeye çalışacaktır.
Türkiye, S400 konusunda oldukça kararlıdır. Bu kararlılık ABD tarafından da aynı şekilde sürdürülür de Türkiye hedef alınırsa NATO işlemez hale gelebilir. ABD’nin silah ambargosuna karşılık Türkiye de NATO’da alınacak kararları veto edebilir ki bu sürdürülemez kriz zaten NATO’nun da dağılmasına kadar varabilecek süreci tetikler. ABD, Türkiye’siz yeni bir pakt kurmak istediğinde de şu anda NATO’ya üye 29 ülkenin tamamının ABD taraftarı olacağını söyleyemeyiz. Bu ayrılık AB ülkeleri için de iyi bir bahane olacağından başta Almanya ve Fransa olmak üzere İtalya, Macaristan gibi ülkeler ABD ile birlikte hareket etmeyecektir. Bu Rusya’nın ve Türkiye’nin de içerisinde olduğu tıpkı Varşova Paktı gibi yeni bir pakt kurulabilir. ABD'nin bu riski alabileceğini düşünmüyorum. Peki sonuç ne olacak? Türkiye, S400’leri alacak ancak ABD ile işbirliği müzakerelerini de yürütmeye devam edecektir. S400’lerin iptali veya başka 3. ülkeye gönderilmesi mümkün gözükmüyor.
Türkiye gelinen noktada ABD ile bazen kriz, bazen uzlaşı bazen rekabet olarak sürdürdüğü politikasında başarılı olmak istiyorsa Ankara-Moskova, Ankara-Tahran, Ankara-Brüksel, Ankara-Riyad arası irtibatı güçlü tutmalıdır. Bu irtibatlardan birisinin zayıflığı ABD karşısında güç dengesini Türkiye aleyhine bozacaktır.
Muhabirler:
Azar Mahdavan
Morteza Karimi
yorumunuz